Yaklaşık 83,5 milyon nüfus ile dünyanın (yaklaşık yüzde 1’i) en kalabalık 20 ülkesi arasındayız. Üç tarafı denizlerle çevrili ve güneşin cömert davrandığı verimli topraklarımız, yeraltı- yerüstü kaynaklarımız, tarihi ve kültürel eşsiz değerde güzelliklerimiz var. Tarım, turizm başta olmak üzere stratejik çıkış yollarımız ve genç olduğu kadar da eğitimli ve nitelikli iş gücü ile rekabet gücümüze değer katacak artılarımız var.
Bununla birlikte beşeri ve fiziki potansiyelimizi ne kadar değerlendiriyoruz?
Ülke olarak potansiyelimizin farkında mıyız? Potansiyelimizin neresindeyiz? Teknolojinin çekici ve yükseltici gücünden yeterince yararlanıyor muyuz? Bulunduğumuz yerde olmaktan ve başardıklarımızdan memnun muyuz?
Dünya ölçeğinde üniversite başarı sıralamasında ilk 450 içinde özel veya devlet üniversitelerimiz karşımıza çıkmıyor. En önemli beşeri yatırım olan eğitim liginde yapılacaklar çok fazla ve ev ödevlerimizi sürekli biriktiriyoruz.
Eğitimde İrlanda, teknolojide Güney Kore başarı örnekleri karşımızda bize rehber olarak duruyor.
Çok güzel mimariye sahip modern ve tematik tatil köylerimiz, otellerimiz, turistik tesislerimiz var. Ama turist başına gelir seviyemiz olması gereken seviyenin çok altında.
Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Anadolu’nun tamamında dört mevsim tarım üretimine uygun topraklara, olağanüstü ekosistem ve habitat çeşitliliğine sahibiz. Ancak Konya büyüklüğündeki Hollanda, Türkiye’nin 6 katı tarımsal ürün ihracatı yapabiliyor. (Hollanda 2020 yılında 116 milyar dolarlık tarımsal ürün ihracatıyla 2. sırada, Türkiye ise 19.4 milyar dolarla 23. sırada yer aldı.)
İhracat kapasitemizi daha da artırma imkanımız varken bugün bırakın kendimize yetmeyi kısmen ithalatçı olduk. Zengin toprakların, fakir insanları olmamalıyız.
Gücümüzün farkına varmalı, potansiyelimizi zorlamalıyız.
Sizce potansiyelimizi zorluyor muyuz? Birkaç istatistikle değerlendirelim;
Bulunduğumuz yer olmamız gereken yer değil. Bir bisikletin üstünde iken hareketsiz duramazsınız. İlerlemek kolay, geri geri gitmek ise özel çaba ve yetenek ister.
Daha çok sonuçlar ve büyüklükler odağımızda, ya onları oluşturan dinamikler ve süreçler? Sadece nicelik ile yetinmemeli, niteliği ıskalamamalıyız.
Stratejik üstünlüklerimizi belirlemeli, teknolojiye daha fazla yatırım yapmalı ve her alanda teknolojik ekosistem oluşturmalıyız.
Etkin, sonuç odaklı, bölgesel, sektörel, kültürel ve sportif teşvik politikaları ile girişimcileri, genç yetenekleri ve başarılı sporcuları desteklemeliyiz.
Karamsar değil, umutluyuz. Umudumuz, sahip olduğumuz zenginlik ve insanlarımızdır.
Potansiyelimizi konuşmanın, daha fazla çaba gösterip zorlamanın, üstüne koymanın zamanı gelmedi mi dersiniz!..
GÜNDEM
26 Nisan 2024GÜNDEM
26 Nisan 2024GÜNDEM
26 Nisan 2024GÜNDEM
26 Nisan 2024GÜNDEM
26 Nisan 2024GÜNDEM
26 Nisan 2024FİNANS-BORSA
26 Nisan 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.