Orhan Ertürk

Bir işe adım atmadan önce fayda maliyet analizi yapmak rasyonel insanların prensiplerinden biridir.

Bir şeyin değerini belirlerken ödeyeceğiniz bedeli hesaba katmayı unutmayın.
Halk arasında çokça ifade edildiği gibi astarı yüzünden pahalı olan kumaş bir işe yaramaz.

Kur Korumalı Mevduat adıyla ayakları yere basmayan, sözde bir çözüm ile servet transferinin bir açmaz olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok. KKM için en basit tanımıyla “devletin almadığı borç için faiz ödemesidir” denilebilir.

Bütçe içinde anaparadan daha fazla faiz ödeyerek kaynaklarınızı heba ediyorsanız geriye açlık ve yoksulluk kalır.

Çarpıklık ve rasyonel olmayan tercihlerden kurumlar, yöneticiler ve bireyler de payını alıyor ne yazık ki…

Hak yemeden, dürüst ve onurlu bir duruşun kahramanlık olarak nitelendirildiği günümüzde iyi bir insan olmayı bırakırsanız geriye bir şey kalmaz.

Bilim insanısınız; tek bir akademik çalışmanız yok, ama tv tv dolaşıp eyyam yapıyorsunuz, ünvanınızı bırakın geriye bir şey kalmaz.

Gazetecisiniz; gerçeklere bağlı kalmak yerine çıkarlarınızın peşinden koşuyorsunuz, bırakın basın kartınızı geriye bir şey kalmaz.

Doktorsunuz; ama kişisel çıkarlarınızı iş etiğinin üstüne koyarsanız bırakın hekimlik yemininizi geriye bir şey kalmaz.

Tarım arazileri küçülür, çiftçi sayısı azalırsa ithal ürünlere kaynaklarınızı harcamak zorunda kalırsınız ki geriye ne istihdam, ne makul fiyatlar adına bir şey kalmaz.

Liyakat eksiği kadrolarla deneme yanılma usulüyle, israfla sorunlar çözülemez boyuta geldikten sonra, vergiyle ve borçla ilerlemeyi tercih ederseniz geriye ne sağlıklı bireyler ne de refah içinde bir toplum adına hiçbir şey kalmaz.

Maaşları nominal olarak artırırken, reel olarak düşürürseniz yoksulluk ve açlık sınırında yaşam dışında geriye bir şey kalamaz.

Vergi dağılımında paylaşımı %70 dolaylı vergi (halkın üstüne yıkarak) %30 dolaysız (gelir ve servet üstünden) ile formüle ederseniz adil vergi dağılımı adına söyleyecek sözünüz olamaz.

Vergileri sokaktaki enflasyona göre, maaş artışlarını TÜİK enflasyonuna göre artırırsanız geriye alım gücünü koruduğunuza dair içi boş söylemler dışında bir şey kalmaz.

Rasyonel, şeffaf ve öngörülebilir politikaları uygulamak zorundayız dedikten sonra negatif reel faiz kararında ısrar ederseniz dövize kaçışı engelleyecek bir alternatifiniz kalmaz.

Güven ekonomisinin temel taşı olan veriye dayalı aksiyon almak yerine mış gibi yaparsanız sorunların çözümü adına bir çıkış olamaz.

Ülke nüfusunun en zengin %10’unun toplam servetten aldığı pay %70 ise geriye kalan %90 için toplumsal refah paylaşımı adına bir şey kalmaz.

Bir ülkeyi yöneten otorite, toplumdan tasarruf ve sabır beklerken kamusal alanda israf devam ederse toplumun destek olma motivasyonu adına bir şey kalmaz.

Merkez Bankası TL’nin döviz karşısındaki değeri daha fazla düşmesin diye piyasaya müdahale eder rezervleri boşaltırsa geriye ekonomik denge ve istikrar adına bir şey kalmaz.

Yanlışta ısrar ederseniz bugün kaçındığınız risklerden daha büyük tahribat yaratmak dışında elinizden başka bir şey gelmez.

Herkes kendi penceresinden bakıp günlük hesaplar peşinde koşunca ülkeden geriye bir şey kalmaz. Gelecek yıllar boyunca tüketilenler omuzlarımızda yük olarak kalır.

Kendinizi aldatmayın.
Detayda kaybolup büyük resmi kaçırmayın.

Satın aldığınız hayalin çok yüksek maliyeti var ve bedelini siz ödüyorsunuz. Kafanızı kuma gömmeye devam ederseniz gelecek adına bir şey kalmaz.

Ölçmeden yönetemezsiniz. Ancak lastikmetre kullanarak ölçümü tercih ederseniz algı ne olursa olsun bir yanlışı daha büyük bir yanlış ile kapatmak zorunda kalırsınız.

Varlık satıp, para basıp, vergi toplamanın adına itibar ekonomisi derseniz toplumun geleceğine ipotek koymak dışında elinizden bir şey gelmez.

http://linkedin.com/in/orhan-ertürk-a9606610