DOLAR 32,4464 -0.13%
EURO 34,7887 -0.54%
ALTIN 2.438,200,10
BITCOIN %
İstanbul
18°

PARÇALI BULUTLU

KALAN SÜRE

Hayat üçgenine sığınmak 

Hayat üçgenine sığınmak 

ABONE OL
14 Şubat 2023 14:19
Hayat üçgenine sığınmak 
104

BEĞENDİM

ABONE OL

Kelimelerin anlamını kaybettiği, sözün bittiği yerdeyiz.

Türkiye’yi karanlığa gömen 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri tam bir yıkım olarak tarihe geçti. Milletimizin başı sağolsun. Yaşayan bilir tabi ama aslında hepimiz enkaz altındayız. Gözlerimiz yaşlı da olsa yaraları sarma zamanı ve sonrasında hemen beklenene hazırlanma…

1999 depremini İstanbul’da yaşamış ve halen her saniyesini ürpererek hatırlayan biri olarak üzülerek söylemeliyim ki geçen yirmi dört yılda, yirmi dört adım ilerleme sağlayamamışız.  

Zeminine bilimsel aklı ve liyakatı koymadığımız hiçbir yapının ayakta kalamadığını defalarca canımız yana yana, bir parçamız kopa kopa yaşadık… Çok utanıyorum ve kendi adıma üşümekten, nefes almaktan, sıcak yatağımda uyumaktan daha fazla utandığım günler yaşamak istemiyorum…

Bilinen ve beklenen depreme hazırlıklı olmayı bırakın kendimizi aldatmış, algıya yenik düşmüş, masum canları kişisel çıkarlarına feda edenlere prim vermiş kısaca çok daha geriye gitmişiz!

Yıllar boyunca bilimin güven zemininde liyakatın, aklın ve teknolojinin bize sunabileceği yaşama şansına sırtımızı döndük ve algıya yenik düştük…

“Neden olur, nasıl olur” feryatları canımızı acıtan ama ne yazık ki faydasız haykırışlar… Devekuşu gibi kafamızı kuma gömmeye devam edersek bundan sonrada biten hayatlara şahitlik edecek, belkide tükenen hayatımıza şahit olanlar olacak.

Bu süre içinde enerjimizi ve hayatımızı çalan neler yaşamadık ki…
Bilim insanlarının uyarılarına kulak tıkadık, bağırmaktan sesleri kısıldı…
İmara açmak için yeşil alanlardan bile vazgeçtik…
Kentsel dönüşüm amacından sapalı çok oldu…
Eski binaların bazılarının yenilerinden daha sağlam olduğunu şaşırarak izledik…
1999 depremi sonrası çıkarılan deprem vergisi buharlaştı…
Denetimsiz bir ortamda kolonu kesilmiş binalar görmezden gelindi… 
2018’de çıkarılan Cumhuriyet tarihinin en büyük imar affı ile Türkiye çapında 3,2 milyon yapının, depremin yıkıma sebep olduğu 10 ilde toplam 294 bin kaçak yapının affedildiği ortaya çıktı…

Kusurlar ortada iken bir bina nasıl affedilir? Kusuru işleyenlerin kusurları parayla nasıl kamufle edilir? Bu nasıl kabul edilebilir!

Sonuç ne oldu…

Birkaç yıl önce inşa edilen birçok yapı gibi belediye binası, afet sonrası sığınılacak hastane, yollar, havaalanı pisti dahil deprem yönetmeliğine uygun olmadığı için yıkılan binlerce bina… Adına kader denilerek yaşama hakkı elinden alınan binlerce masum can…

Depremin acı sonuçları içimizi acıtmaya devam edecek…

Hayatımıza değer vermeyen, hukuka uymayan, kişisel çıkarları uğruna yaşam hakkımızı elimizden alan hiç bir sorumlu affedilemez. Çürümüş zihniyet zemininde inşa edilen denetimsiz binalarda yaşam mücadelesine mecbur bırakanları affetmeyelim…

Uzmanların ilk 72 saatin hayati değerde kritik olduğunu bağıra bağıra paylaştığı enkazda, “Ses varken ekip yoktu, ekip geldi ekipman yoktu, ekipman geldiğinde ses yoktu”

Oysa biz çok iyi biliyoruz ki doğal afete bilim ve liyakatı referans alarak hazırlanmak için bütün önlemleri almalı, üstümüze düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Bilinen ve beklenene hazırlanarak önlenebilecek felaketlerin adına kader denemez.

Deprem kuşağında olan güzel ülkemin vatandaşı olarak fazla alternatifimiz yok.

Deprem yönetmeliğine uygun inşa edilen binalarda yaşamaya devam edecek veya çürümüş zihniyetle kamufle edilerek inşa edilmiş binalarda yaşam mücadelesi veren, belki de hayatını kaybeden masumlar listesine ekleneceğiz…

Bir tarafta algı ile tükenen hayatlar, diğer tarafta arkamızı dönsek de hep karşımıza çıkan ve tükenmeyen bilimsel gerçekler…

Japonya ne yaptı sorusunun cevabı çok kısa ama deprem felaketini ortadan kaldıran çözümün anahtarı: Kural koydu, denetledi ve bilimsel akılla hareket etti.

Vicdanı ve insanlığıyla doğal afette birlik ve beraberlik destanı yazan ülke insanı çok daha iyisini hak ediyor. Bu kalpleri güzel insanların sesini duyan var mı!

Deprem sonrası çürük binaların hayat üçgeninde yaşam mücadelesi vermeyelim. Bilimsel aklın, uygulanan kuralların ve etik değerlerin vicdani kırmızı çizgisinden oluşan hayat üçgeninde güven içinde yaşayalım…

Bir şaman öğretisi şöyle der: “Bu neden benim başıma sürekli geliyor” diyorsan bil ki ders, sen öğrenene kadar devam eder.

Orada kimse var mı!

Sağlıkla kalın, bilimle güvende kalın…
OE

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.