DOLAR 32,3140 0.12%
EURO 34,8484 0.2%
ALTIN 2.397,170,18
BITCOIN %
İstanbul
20°

KAPALI

KALAN SÜRE

Baharda ada kaçamağı: Zehra – Heybeliada

Baharda ada kaçamağı: Zehra – Heybeliada

ABONE OL
4 Nisan 2024 11:41
Baharda ada kaçamağı: Zehra – Heybeliada
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Mimozalar bitmeden adaya gidin. Bitmeden yolunmadan. Vakit yok demeyin, vakit daralıyor deyin; daha kaç defa gidebileceksiniz ki adaya, bir öğlen kaçamağına! İçinizi dolduran şu neşe kaçmadan doğayla buluşun, kokusunu çekin doya doya.

Baharda öğle yemeğine kaçın adaya: 11:30, 12:30, 13:30 Bostancı kalkışlı motorlardan biriyle. Kaçırmayın bu bahar bir daha gelmeyecek… Hafta içi sakin sakin hem dolaşın, yürüyün biraz, patentini alamadıkları güneşin tadını çıkarın ve sonra sahilde Zehra’ya yerleşin.

Lokanta ve meyhanelerde ortalamanın çok düştüğü, iyi olanlarının sayısının artık -koca İstanbul şehrinde- 16. Yüzyıl’ın altına indiği bir devirdeyiz*. Ayrıca, adalar da eski demografisinden ve ziyaretçi profilinden çok uzaklaştı. Bu koşullarda, kentte var olamayan iyi lokantayla adalarda karşılaşmak bir rüya olsa gerek.

Seksenlerin başlarında ben lisedeyken, sınıfça adaya gidilirdi; darbukalı bongolu bir mezuniyet kutlamasına dönüşürdü ada pikniği; kızlı erkekli, Mayıs sonu Haziran başı; denize bile girilirdi. Ligler bitmek üzere olurdu: Dört dörtlük Galatasaray Fenerbahçe derbisini kayıkta pilli radyodan dinleyip, suya düşerdik.

Acıkırdık iskeleye varana kadar: en güzeli bakkaldan ekmek arası yanına Schweppes mandalina. Son lokmaya doğru keyfimiz kaçmaya başlardı. Dönüş başlamıştı artık, bir yaş daha büyümüştük. Benim gerçek doğum günlerimdi bu ada piknikleri.

Dönüşte vapurun kıçında birikirdik, sadece bizim sınıf değil, sabah gelirken yer kavgası yaptığımız diğer sınıflarla, hatta bizim kızlara bakıyorlar diye diklendiğimiz diğer okullarla iç içe geçerdik. Kedi yavruları gibi birbirimize sokulurduk. Darbukalar susmuş, okul bitmişti artık. Yarımızdan fazlası çocuk olan gençlerdik. Üstelik haftaya üniversite sınavı vardı. Gelecek, alışık olmadığımız bir belirsizlikten ibaretti artık. Güneş, Yassıada’nın arkasına batarken, rüzgarla gelen ayaz tüylerimizi diken diken yapardı: Çünkü yalnızlık basıyordu içimizi işte. Aynı mahalllerde oturanlar ne kadar şanslıydı, onlara imrenerek bakardık. Kız arkadaş, erkek arkadaş yapmış olanlar ise artık çift olmanın zırhına bürünmüşlerdi; başka bir evrene geçmişlerdi…

Hayır, Zehra Heybeliada Restaurant’ın İstanbul’a bakan bahçesinde güneşlenirken hatırladıklarım değildi, beni böylesine mutlu eden. Aksine bugündü. Bir öğlen kaçamağıydı. Sakin bir yürüyüşün ardından, yanımda eşimle oturduğum beyaz örtülü masaydı. Gelen mezelerdi. Zehra Hanım ile tanışmaktı, onun kendisiydi. Ada’da hala güzellikler var, diyebilmekti ve onun bir parçası olabilmek. İstanbul’a biraz uzaktan bakabilmek.

Balık pastırması bana hep itici gelmiştir, sahte gibi, o yüzden masama gelmez. Zehra Hanım yolladı, tadına bakarken içine düştük. Şaşırmıştım. Artık yeri ayırtıldı, tabağıma en yakın yerde. Grandiyöz’den yapıyormuş, tavandan sallanıyor restaurantın içinde. Tavanda da tabakta olduğu kadar güzeller:

Ev dışında Türkiye’de iyi bir sübye yemeyeli çok zaman olmuştu. Zehra, bunu da kırdı. Artık sadece iyi yapan değil, yapan yok. Muhtemelen yiyen de, bilen de pek kalmadı, sadece yurtdışı tecrübesiyle kazanılabilen bir kültüre sıkıştı sübye. Zehra, son derece sade, sübyeyi kendi mürekkebinde pişirmiş, lezzetini korumuş. Bu çok değerli şu an Türkiye’de.

Oysa daha geçen hafta Barcelona’da, Batea’da, yediğim bir sübyeli Betanzos usulü omlet (Tortilla de Betanzos-sepionet) vardı ki anmadan geçemem. Bebek sübyeyi Zehra bulabilse rahatlıkla o düzeyi yakalar, zaman alır ama yapar.

Yediğim mezelerden, tam da mevsimi olan enginar dolmasını ve mevsimi olmasa da çok başarılı bulduğum kabak söğürtmeyi de yazmak istedim. Son derece iyi bir zeytinyağ ile aşırıya kaçmadan baharat ve ot kullanımı ile öldürmeyecek kadar az pişmiş her zeytinyağlı gibi çok iyilerdi.

Son olarak, dondurulmuş deniz ürünleri içinde karidesle birlikte sofraları işgal eden kalamara inat, taze kalamardan ızgara yedik Zehra’da. Kalamar’ın ne olması gerektiğinin kanıtı gibiydi.

Küçük ama ferah bahçesi, salonda samimi sobası ve seviyeli servisiyle Zehra, bayramda seyranda ve hafta içi kaçamaklarda akılda tutulması gereken, baharda mutlaka demlenmesi gereken bir mekan, adada. Tek eksiği daha iyi bir ekmek.

Zehra – Heybeliada Restaurant
Heybeliada, Ayyıldız Cd. 24/A, 34973 Adalar/İstanbul
0216 3510202

Değerlendirme
Lezzet 9/10 (10 en iyi)
Fiyat: 6/10 (1 en ucuz)
Servis 8/10 (10 en hızlı)
Ortam 10/10 (10 en huzurlu)

Aziz Hatman / [email protected]

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.