DOLAR 32,3816 -0.34%
EURO 34,7618 -0.23%
ALTIN 2.393,06-1,21
BITCOIN %
İstanbul
14°

PARÇALI BULUTLU

KALAN SÜRE

Nükleer silahlara dayalı dehşet dengesinin ayak sesleri: Soğuk savaş hortluyor mu?

Nükleer silahlara dayalı dehşet dengesinin ayak sesleri: Soğuk savaş hortluyor mu?

Sovyetler Birliği ve ardından Doğu Bloku’nun yıkılmasının ardından bitmiş gibi görünen Soğuk Savaş yeniden mi hortluyor? Son dönemde Rusya, Çin ve ABD başta olmak üzere dünyanın bir çok ülkesi yeni nükleer silah ve füze teknolojilerini geliştirmesi bu konuyu yeniden gündeme getirdi. Sabancı Üniversitesi Siyaset Bilimi mezunu, silah teknolojileri ve siyasete yansımaları konusunda King's College Londra’da master yapan Beren Deniz Aladağ, ekonomimanset.com için konuyu bütün yönleriyle ele aldı.

ABONE OL
21 Temmuz 2023 13:12
Nükleer silahlara dayalı dehşet dengesinin ayak sesleri: Soğuk savaş hortluyor mu?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Rusya’nın kısa sürede bitirmeyi planladığı Ukrayna’daki özel askeri harekatı bir yıpratma savaşına dönüştü ve ikinci yılına girdi. Rusya’nın Ukrayna’da içinde bulunduğu durum süreç içerisinde nükleer silahlara ve bunların kullanımına yönelik açıklamaları da beraberinde getirdi. Bu açıklamalar aslen soğuk savaşın sonuyla beraber bir çoğumuzun zihninden silinmiş olan nükleer silahlar ve büyük güçler arasındaki dehşet dengesi yeniden canlandı.
Bu dehşet dengesini sağlayan silahlar ve taşıyıcı sistemler Ukrayna savaşıyla özellikle Rusya’nın kabiliyetleri bağlamında tekrar göz önüne geldi. Yeni geliştirilen balistik füze sistemleri ve yeni tip teknolojiler 1960’lardan beri var olduğu varsayılan nükleer dengenin geleceğine dair soru işaretlerini ortaya çıkarıyor. Bu yeni tip silahlar ve egzotik teknolojilerin dengeyi bozucu bir etkiye sahip olup olmayacağı hakkında tartışmalara neden oluyor.


Peki bu sistemler ve yeni teknolojiler büyük güçler arasındaki dengeyi değiştirip ve avantajı bir taraf lehine bozan bir etki yaratabilir mi?
Bu soruyu cevaplamak için aslen bakılması gereken nokta, nükleer güçlerin kendi stratejik kuvvetlerinin sürpriz bir nükleer saldırı karşısında hayatta kalma yeteneğinden şüphe edip etmemesi üzerine kurulu. Bu şüpheyi geçersiz kılacak etken ikincil saldırı kabiliyeti olarak tanımlayacağımız kabiliyettir. Yani ilk saldırının hedefi olan taraf bu saldırının etkisi ne olursa olsun karşılık verebilecektir. Bu bağlamda değineceğimiz sistemler nükleer kuvvetlerin kabiliyetinin artışı ve güncelliğinin korunması bağlamında incelenebilir.
Peki üç büyük güç özelinde bu sistemler hangileridir ve hangileri bu dengede bozulma yapabilecek kabiliyete sahiptir?

Rusya özelinde en çok öne çıkan sistemler SS-29 Sarmat kıtalar arası balistik füzesi, SS-NX-30 Bulava denizaltıdan atılan balitsik füze, Avangard hipersonik süzülme aracı ve Poseidon uzun menzilli otonom torpidosudur.


Bu noktada Sarmat ve Bulava füzelerini mevcut kabiliyetlerin modernizasyonu penceresinden görebiliriz. Öbür yandan Avangard ve Poseidon sistemleri yeni kabiliyetler olarak kabul edilebilir.

Avangard özelinde beklenti hali hazırda kıtalar arası balistik füzelere karşı etkinliği yüksek olmayan ama gelişen anti-balistik füze sistemlerini atlatmaya yönelik. Bunu da hipersonik hızda değişken bir irtifa ve rotayı takip ederek gerçekleştiriyor.

Poseidon ise daha egzotik bir sistem. Denizaltından kullanılabilir olması tespitini çok zor hale getirse de hedeflerinin daha çok kıyı şehirleri olması kullanımı kısıtlı hale getiriyor.

Rusya’daki bu gelişmeleri ABD’nin nükleer kabiliyetlerinin modernizasyonu takip ediyor. 1970’lerden beri silo konuşlu nükleer kuvvetlerinin bel kemiğini oluşturan LGM-30 Minuteman III kıtalararası balistik füzesi 2030’lar itibariyle yerini LGM-35 Sentinel füzesine bırakacak. Hava kuvvetleri tarafında son derece gelişmiş bir düşük görünürlüğe sahip olacağı varsayılan B-21 Raider platformu, B-1 ve B-2 stratejik bombardıman uçaklarının yerini alacak.

Buna ek olarak deniz kuvvetleri ikincil saldırı kabiliyetinin belki en önemli ayağını oluşturan Ohio-sınıfı balistik füze denizaltılarının yerini Columbia-sınıfı balistik füze denizaltıları alacak.

Çin ise DF-31 ve DF-41 gibi yeni mobil kıtalararası balistik füzeleri ve DF-ZF gibi Avangard benzeri hipersonik süzülme aracını envantere alıyor. Bunlara ek olarak H-20 stratejik bombardıman uçağı, Type-096 balistik füze denizaltısı da geliştirme aşamasında…


Çin’i Rusya ve ABD örneğinden ayıran nokta, nükleer güçlerindeki planlı genişleme. 2022 yılında yayınlanan Pentagon’un Çin Askeri Gücüne dair raporuna göre 2030 itibariyle nükleer başlık sayısı 1000’i bulacak. Bu genişleme hedefi Çin’in nükleer gücünün bir ilk saldırı karşısında nükleer kabiliyetlerinin operasyonel kalabilirliğine dair inancının tartışmalı olduğu olarak okunabilir.

Ukrayna’daki savaş ve Tayvan üzerinde yoğunlaşan tartışmalar büyük güç rekabeti ve bunun nükleer boyutu hakkında tartışmaları tekrardan canlandırdı. Gelişen yeni teknolojiler ve büyük güçlerin kendi nükleer kuvvetlerini bu çerçevede modernize etme hedefleri tabi ki soğuk savaştan beri yerleşik olan dehşet dengesini tartışmaya açıyor.

Yukarıda değindiğimiz ve sayısını arttırabileceğimiz taşıyıcı sistemler, gelişen ancak saldırı sistemlerinin hala arkasından takip eden anti-balistik füze sistemleri bu dengenin daha kompleks bir yapıya bürüneceği yorumunu yapmamamızı sağlayor. Ancak bir gücün diğer güç karşısında dramatik bir teknolojik kapasite artışına gidemediği bir denklemde bu dengenin bozulduğuna dair bir iddiada bulunmak altı zor doldurulur bir iddia olacaktır.

Bu bağlamda hipersonik taşıyıcı sistemler büyük bir tartışma öznesi olurken hem erken uyarı ve tespit sistemlerinin gelişmesi, hem de üç büyük gücün bu sistemlere kendi silahlı kuvvetlerindeki kompozisyondaki yeri noktasındaki farklılıkları bu sistemlerin gerekli teknolojik dengesizliği yaratmayacağı düşüncesini oluşturuyor. Daha çok mevcut sistemlerin daha etkin, daha gelişmişi olarak kabul edebiliriz. Kısacası büyük güçlerin hem yeni sistemleri geliştirme ve envantere alma çabaları nükleer silahlanma yarışının tekrar başladığına dair yorumları mümkün kılıyor. Beren Deniz Aladağ

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.