DOLAR 32,2698 0.09%
EURO 34,8172 0.11%
ALTIN 2.404,17-0,19
BITCOIN %
İstanbul
16°

AÇIK

KALAN SÜRE

5 yıl önce, 5 yıl sonra…

5 yıl önce, 5 yıl sonra…

ABONE OL
25 Ekim 2022 15:51
5 yıl önce, 5 yıl sonra…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden beş yıl geçti. Demokrasimiz ve milli egemenliğimize kast eden hain kalkışma, o gece alt edilmişti. Ülke, tankın, kurşunun önüne siper olan halkının gücüyle bir facianın eşiğinden dönmüştü. 16 Temmuz sabahı ve sonrasında iyimserlik ve geleceğe yönelik umut dolu bir döneme girildi. Birkaç ay sonra Ankara’da Rusya büyükelçisine yönelik suikast sonrası iki ülke arasında tırmanan gerilim ve bunun neden olduğu ekonomik yankılar, moral arayan Türkiye ekonomisi için sorun oluşturmayı sürdürdü.

Rusya Türkiye için önemli bir ihracat pazarı, önemli bir turizm kapısı ve önemli bir müttefikti. Kısa sürede bunların tümünde göstergeler bozuldu. Ticarette yaşanan sorun sadece yapılan ihracatın tutar bazında yüksekliği değil, aynı zamanda ihracatçı sayısının yüksekliği idi. Ayrıca, ihracatın önemli bir bölümünü tarım ürünleri oluşturuyordu. Narenciyeden, domatese kadar çok sayıda alt sektör krizden büyük darbe aldı. Turist sayısı dibe vurdu. Müteahhitler iş alamamaya başladılar. Aylar sonra ilişkiler yeniden normalleşse de, yaraların kapanması zaman aldı.

2016 küresel ekonomi için de dalgalı bir yıldı. Ekonomi beklentilerin altında büyürken, küresel ticaret daraldı, emtia fiyatları önceki yıl başlayan gerilemesine devam etti. Türkiye’nin ihracatı ve ithalatı o yılı düşüşle tamamladı ancak gerileme dünya ortalamasından daha yavaş oldu. TL yüzde 20 değer kaybederken, ekonomimiz yüzde 2,9 büyüyebildi.

2017 pek çok açıdan güzel bir yıldı. Darbe girişimi sonrası atılım dönemiydi. Ekonomi yüzde 7,4 büyürken, ihracat yüzde 10,2, ithalat ise yüzde 18,1 arttı. Ancak iyileşen göstergelerin yanında bozulanların sayısı da az değildi. Enflasyon yüzde 10 eşiğini aşarak 10-15 bandına taşındı. Üretici fiyat artışları, uzun bir aradan sonra tüketici fiyat artışlarının üzerine çıktı. Önceki yıl yedi kez faizlerde indirim yapan Merkez Bankası 2017’de artan risklere karşı faiz artırmakta isteksiz kaldı. Ardından gelen kademeli artışlar, yetersiz olduğu için 2018’de çok daha fazlası gerekecekti.

2017’de hızlı dönen çarklar, 2018’de normal hızına çekildi. Ama enflasyon da giderek yükseliyordu. TÜFE’de artış yüzde 25’in, ÜFE’de ise yüzde 45’in üzerine ulaştı. Tüketici güveni ve sektörel güven endekslerinde düşüş, konut satışlarında azalma başladı. Yükseltilmiş faize rağmen TL değer kaybetmeye devam ediyordu. Ardından ithalatta sert bir gerileme geldi. ABD Başkanı’nın twitter üzerinden yaptığı açıklamalar piyasaları sert vurdu. Yıla iyi denebilecek bir giriş yapan ekonomi son çeyrekte daralmaya başladı. Merkez Bankası ekonomiyi yeniden canlandırmak için faizlerde seri indirime gitti. Konut satışlarını canlandırmak için KDV yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldü. Mobilya, beyaz eşya ve otomotivde de vergi indirimleri yapıldı. Amaç kur artışının, yüksek enflasyonun ve sert daralmanın önüne geçmekti. 2018, yılın ilk yarısındaki yüksek performans nedeniyle yüzde 2,6 büyüme ile tamamlandı. Ancak, ekonomide dalga boyları yükseliyordu. Sert büyümeleri, sert küçülmeler; onları yine sert büyümeler izledi. Faizler de yüzde 7 ile 25 arasında büyük dalgalanmalar gösteriyordu. Bu istikrarsız ortam en çok yatırımları etkiledi. 2018’in ikinci yarısından 2020’nin ikinci yarısına kadar yatırımlar, uzunca bir süre daraldı. Bunun etkilerini, istihdamdan enflasyona kadar çok alanda yaşadık. 2019, önceki yıldan gelen yüksek kur ve ekonomik daralma baskılarının etkisiyle geçen bir yıl oldu. Kur artışını dizginlemek için döviz rezervlerinin devreye sokulması, TL’nin önemli ölçüde korumasızlaşmasına neden oldu.

2020 tüm dünyada olduğu gibi, bizim için de salgınla mücadele dönemiydi. 2020’yi büyümeyle tamamlayan ender ülkelerden biri olan Türkiye, karnesindeki bu “artı”ya rağmen, yükselmeye devam eden enflasyon, 9 lirayı aşan sepet kur ve tırmanan işsizlik gibi zayıflıklara da sahipti. Kasım ayında ekonomi yönetiminde yapılan değişiklikler, kısa vadeli göstergelerde etkisini hemen gösterdi. CDS primleri ve döviz kurları gerilemeye başladı. Güven göstergeleri artışa geçti. Ancak bir süre sonra Merkez Bankası koltuğunda yapılan değişiklik ile yön yine tersine döndü.

COVID-19 döneminde küresel likiditede yaşanan bolluk, emtia fiyatlarında ortalamada yüzde 50’yi aşan artışa neden oldu. ABD ve Euro bölgelerinin enflasyonu yukarı çekmek için attığı para politikası adımları, tüm dünyada fiyatları yukarı çekti. Üzerine ülkemizdeki kur artışı da eklenince Türkiye uzun yıllardır görmediği enflasyon rakamlarıyla yeniden karşılaştı.

Geriye dönüp baktığımızda ana göstergelerin tamamına yakınında iç ve dış faktörler nedeniyle bozulmalar olduğunu görüyoruz. İhracatta, pandemi sonrası normalleşme dönemindeki talep artışı ve hammadde fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle 2021’de güzel bir performans gösteriyoruz.

Bu artışın bizde birşeyler değiştiği için gerçekleşmediğini ve sürdürülebilirliği konusundaki soru işaretlerini de bir kenara not edelim. 

Dünya

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.