DOLAR 32,5676 0.14%
EURO 34,9750 -0.15%
ALTIN 2.436,300,02
BITCOIN %
İstanbul
17°

PARÇALI BULUTLU

KALAN SÜRE

Ülkelerin yeni savaş alanı: Nadir elementler

Ülkelerin yeni savaş alanı: Nadir elementler

Teknoloji ve yenilenebilir enerjiye giderek daha fazla bağımlı hale gelen dünyada ülkeler arasında yeni bir yarış daha var: Nadir elementler. Yüksek teknolojili cihazların ve temiz enerji teknolojilerinin üretimi için hayati önem taşıyan bu eşsiz mineraller, küresel pazarda rekabet avantajı elde etmek isteyen ülkelerin odak noktası haline geldi. Peki bu yarışta kim ne durumda? Durum gerçekten sunulduğu gibi mi?

ABONE OL
24 Mayıs 2023 11:13
Ülkelerin yeni savaş alanı: Nadir elementler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Habertürk’ten İrem Kuşoğlu’nun haberine göre ülkeler nadir toprak pastasından kendilerine düşen payı almak için mücadele ederken, yüzeyin altında gizli bir rekabet yaşanıyor. 

Periyodik tabloda saklanan o seçkin bir element grubunu hatırlamayan yoktur. Kulağa karmaşık gelen bu elementler aslında teknolojik alanın gerçek süper kahramanlarıdır. Mıknatıslar, piller ve lazerler bu elementlerin eşsiz özelliklerine dayanıyor ve bu da onları cihaz odaklı yaşamlarımızda vazgeçilmez kılıyor.

NADİR ELEMENTLER NELER? 

Nadir toprak elementi olarak adlandırılan toplam 17 adet element bulunuyor.

Genelde toprak altında düşük küçük rezervler halinde bulunan bu elementleri asıl ‘’nadir’ yapan, işlemenin maliyetinin yüksek olması.

Bu elementler, akıllı telefonlardan bilgisayarlara, elektrikli arabalardan yüksek teknolojili savaş uçaklarına ve uydulara kadar çok geniş bir alanda imalat süreçlerinin önemli bir parçası haline gelmiş durumda.

Neodim (Nd), Europium (Eu), Terbium (Tb), Disprosium (Dy) ve Yttrium’u (Y) hem kısa hem de uzun vadede kritik nadir toprak elementleri olarak tanımlanırken, mıknatıslarda kullanılan en önemli üç malzeme neodim, disprosyum ve terbiyum en önemliler olarak öne çıkıyor. 

Disprosiyum ile Terbiyum bulunması en zor olanlardan biri çünkü üretim, çıkarma ve mıknatıs yapımı tamamen Çin’e odaklanmış durumda. Ticaret savaşları ve misilleme tarifeleri, bir ürünün sadece küçük bir bölümünü oluştursa bile, bu önemli malzemeleri tedarik eden birçok şirketi belirsizlik içinde bırakabilecek kadar kritik.

ÇİN’İN YARIŞTAKİ EGEMENLİĞİ

Tabii ki her yarışta olduğu gibi bu yarışta da her ülke aynı başarı ve güçte değil. Bu konuda çoğu alanda olduğu gibi lider ülke ise Çin! Çin yıllardır nadir toprak elementleri alanında tacı elinde tutuyor ve küresel üretimin aslan payını bir anlamda kontrol ediyor. 

Dünyanın en geniş nadir toprak yatakları Çin’deyken, en geniş dördüncü nadir toprak elementleri rezervi ise Rusya’dadır. Bu iki ülke, dünyanın bilinen nadir toprak elementleri rezervlerinin yüzde 57’sini oluşturuyor. 

Dünyadaki rafine edilmiş nadir topraklarının yüzde 85’ini ve dünya üretiminin yüzde 58’ini oluşturan Çin, bu nedenle alanda büyük rol oynuyor. Batı ülkelerinin, Çin ve Rusya ile olan ilişkilernin ne denli riskli olduğu da düşünülürse, özellikle Çin’in gelecekte Batı ülkelerine karşı bunu bir baskı aracı olarak kullanması mümkün. Çin’in 2010 yılında Japonya’ya nadir toprak elementi ihracatı yasağı ve Aralık 2020’de yaptığı kısıtlamalar bunun sadece bir önizlemesi olarak görülüyor.

Çin’in etkisi ve riskleri ile beraber arz güvenliği ve jeopolitik etkilere ilişkin endişeler de diğer ülkeleri bu değerli kaynakların araştırılması ve çıkarılması konusundaki çabalarını artırmaya teşvik etti. Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Grönland gibi ülkeler tedarik zincirini çeşitlendirmek ve tek bir kaynağa bağımlılığı azaltmak için yarışa dahil oldu ve arama faaliyetlerini hızlandırdı.

JEOPOLİTİK YAPBOZ 

Nadir toprak mineralleri yarışının sadece ekonomik değil jeopolitik sonuçları da ülkeler için önem taşıyor. Ülkeler bu kritik kaynaklar üzerinde kontrol sahibi olmak için yarıştıkça tansiyon yükseliyor ve rekabet yoğunlaşıyor. Hükümetler bu madenlere erişimi güvence altına almak ve yerli sanayileri geliştirmek için stratejik politikalar uyguluyor, ittifaklar kuruyor ve araştırma ile geliştirmeye yatırım yapıyor.

2021 yılının Mart ayında ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan arasında Dörtlü Güvenlik Diyaloğu, telekonferansta alternatif nadir toprak kaynakları bulma ve daha fazla rafine kapasitesi oluşturma ihtiyacı üzerinde duruldu.

O zamandan bu yana Avustralya hükümetinin yeni talebi karşılamak üzere kendini konumlandırmasıyla birlikte bir hareketlilik yaşandı. 

ABD, Birleşik Krallık, Avustralya ve Finlandiya’nın dahil olduğu yeni başlayan birçok girişim de var. Ancak üretim, keşif ve ilgili karmaşık teknolojiler için daha fazla finansmana ihtiyaç var. Hız ise bu geri kalınan yarışta çok önemli. Seaborne Defense’de baş ekonomist olan maden uzmanı Nayantara Hensel ise, İsveç’in yakın zamanda büyük bir nadir toprak yatağı açıkladığını ancak üretimin artmasının 10-15 yıl alacağını beklediğini belirtiyor.

GMF raporunda belirtildiği üzere, Çin küresel lityum rafinasyonunun yüzde 61’ini kontrol etmektedir ve lityum iyon piller için küresel kobalt arzının yüzde 70’i Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki çoğu Çinlilere ait olan madenlerden gelmektedir. Çin, pil anotları için kullanılan doğal grafitin işlenmesinin yüzde 100’ünü ve toplam nadir toprak üretiminin ve işlenmesinin yüzde 80’ini kontrol etmektedir.

NADİR ELEMENTLER BİR SİLAH MI OLACAK? 

Mayıs 2015’te Çin hükümeti Made in China 2025 başlıklı 10 yıllık endüstriyel kalkınma planını yayınladı. Ülke halihazırda rüzgar türbinleri, fotovoltaik güneş pilleri ve elektrikli araçları ucuza mal edecek kadar büyük miktarlarda üretme kapasitesine sahipken, düşük teknolojili bir sanayi tabanını yüksek teknolojili bir imalat sektörüne dönüştürmek amaçlanıyordu.

Ancak bunun için Çinli şirketlerin 2050 yılına kadar kullandıkları bileşen ve malzemelerin %70’ini yurt içinden temin etmeleri gerekiyordu. Ki The Guardian’ın haberine göre belgenin bu kısmı Avrupa ve Kuzey Amerika’daki hükümetleri ürkütmeye yetti – özellikle de Çin, gerilimin arttığı anlarda kontrol ettiği tedarik zincirlerini silahlandırmaya istekli olduğunu göstermişken.

Japonya ile 2010 yılında Senkaku Adaları konusunda yaşanan anlaşmazlık sırasında Çin, küresel nadir toprak ihracatını %37 oranında azaltmıştı. Elektronik sektörü üzerine kurulu bir ekonomide arz sıkıntısı yaşanması ihtimali Japon hükümetini alternatif kaynaklar bulmaya sevk etti.

Benzer bir olay 2019 yılında eski ABD başkanı Donald Trump’ın Çin’e karşı tedbirsiz bir ticaret savaşı başlatmasıyla yaşandı. Buna karşılık olarak Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, nadir toprak üretim tesislerinden birini ziyaret etmiş ve devlet kontrolündeki medya kuruluşu The People’s Daily misilleme olasılığını dile getirmişti.

Gazetede konuya ilişkin yazısında “Nadir topraklar, Çin’in ABD’nin sebepsiz yere uyguladığı baskıya karşı koyması için bir karşı silah mı olacak? Cevap hiç de gizemli değil” diyerek dikkatleri çekmişti.

ABD ÇİN’E NE KADAR BAĞIMLI?

ABD Ticaret Bakanlığı ise 2019’da yayımladığı bir raporda ABD içindeki nadir toprak elementi üretiminin artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması için acil tedbirler alınması gerektiğin özellikle vurguladı ve “Rusya’nın ya da Çin’in nadir toprak elementi ihracını durdurması ekonomi üzerinde ciddi bir şok etkisi yaratabilir” uyarısını yaptı.

Zira küresel nadir toprak elementi rezervlerinin çoğunluğu Çin’de bulunuyor. BBC’nin verilerine göre ise ABD’nin küresel rezervler içerisindeki payı ise yüzde 1,2 ile sınırlı.

ÇİN’DEN ALMANYA’YA UYARI

Ocak 2023’te ise Çin’in nadir toprak elementleri kozuna ilişkin Almanya hakkındaki bir açıklaması yine gündem oldu. 

Almanya’nın elektrikli otomobillerde önemli görülen lityum bataryalar ve nadir toprak elementleri gibi ham maddelerde Çin’e ‘ithalat bağımlılığı’ olduğu ortaya çıkıyor..

Almanya’da hükümet, Rusya ile yaşananların ardından Çin’e bağımlılığı azaltmak için yeni bir ticaret politikası üzerinde çalışırken konuya ilişki Çin’in Berlin Büyükelçisi Wu Ken Alman Handelsblatt gazetesine verdiği röportajda, Almanya’nın Çin’e karşı daha sert strateji değişikliği planının, dünyanın ikinci ve dördüncü büyük ekonomileri arasındaki iş birliğini tehlikeye atabilecek bir “Soğuk Savaş” zihniyetini yansıttığını aktardı.

Alman medyasına yansıyan söz konusu strateji değişikliğinin “çok endişe” verici olduğunu belirten Wu, bunun Almanya ile Çin’in ortak çıkarlarına hizmet etmeyeceğini vurguladı.

Dünya nadir toprak mineralleri yarışının zorluklarıyla boğuşurken, endüstri, akademi ve sivil toplumdan paydaşlar bu karmaşık ortamda yol almak ve çevresel ve sosyal riskleri en aza indirirken potansiyel faydaları en üst düzeye çıkarmak için uluslararası işbirliği, şeffaflık ve sorumlu uygulamalar çağrısında bulunuyor.

Ekonomik faydaların çevresel sürdürülebilirlik ve adil kaynak dağılımı ile dengelenmesi, önümüzdeki yıllarda nadir toprak minerallerinin sorumlu ve istikrarlı bir şekilde tedarik edilmesinin anahtarı olacak.

Yarışın sonucu ise teknolojinin, yenilenebilir enerjinin ve küresel güç dinamiklerinin geleceğini şekillendirecek…


En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.