DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN %
İstanbul
16°

AZ BULUTLU

KALAN SÜRE

Ege Yazgan: Enflasyona sıkı para politikasından başka reçete yok

Ege Yazgan: Enflasyona sıkı para politikasından başka reçete yok

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan Ekonomi Masası’nda, Türkiye’de katı bir enflasyon yaşandığının altını çizerek, ‘enflasyon düşmeyecek’ beklentisi olduğunu, bunun da süreci zorlaştırdığını ifade etti. Yazgan, bununla birlikte para politikasının sıkılaştırılmasından başka bir reçete olmadığını vurguladı

ABONE OL
26 Nisan 2024 17:13
Ege Yazgan: Enflasyona sıkı para politikasından başka reçete yok
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Nasıl Bir Ekonomi TV’de yayınlanan Ekonomi Masası’nın bugünkü konukları ALB Yatırım Araştırma Analisti Ahmet Deniz Yağbasan ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan oldu. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, gazeteci Barış Esen ve Berfin Çipa’nın sorularını yanıtlayan uzmanlar borsayı ve ekonomiyi değerlendirdi. Ahmet Deniz Yağbasan, yabancı yatırımcıların güveninin tam olarak sağlanması durumunda borsanın 400 doları bulabileceği öngörüsünde bulundu. Prof. Dr. Ege Yazgan da çok katı bir enflasyon olduğuna işaret ederek, “Para politikasında yaptığımız deneyin etkileri hemen ortadan kalkmıyor. Çok derin etki yarattı ve beklentiyi ortadan kaldırmak kolay değil. Yani kimse şu anda enflasyonun düşeceğine inanmıyor. İnanmadığı zaman da enflasyon düşmüyor” diye konuştu.

ALB YATIRIM ARAŞTIRMA ANALİSTİ AHMET DENİZ YAĞBASAN:

Yabancı yatırımcı geldikçe, bankacılık endeksi yükselmeye devam edecek

Geçtiğimiz hafta Fitch paneli bilgisi Borsa İstanbul’a pozitif yansıdı. Dün gerçeleşen panelde yapılan açıklamalarda, Türkiye’nin bir sıkılaşma politikası içerisinde hareket ettiği, atılan adımlarla gerekli güven mesajının verildiği de ifade edildi. Ama daha fazla sıkılaşma adımına ihtiyaç olduğu da belirtildi. Para politikasında bence istenilen veriliyor. Panelde sadece bankacılık sistemindeki sadeleştirmenin özellikle gündemde olduğunu açıklamışlar Fitch’in panelinde. Bunun beraberinde maliye politikasına da değinilmiş. Sadece para politikasından değil maliye tarafında da sıkı duruşun gerekliliği doğrultusunda açıklama var. Aslında biz de genel olarak aynı şeyi düşünüyoruz. Evet, para politikası tarafında faiz yüzde 50’ seviyesine ulaştı. Bununla birlikte maliye politikasında da birtakım adımların atılması gerektiğini düşünüyoruz.

Öte yandan gelecek hafta S&P Global’in Türkiye’ye ilişkin kredi notu görünümünü açıklama kararı var. Bu aslında bizim için piyasada volatilite yaratan bir etken oldu. Karar sonrasında bankacılık sektörüne biraz daha geri çekilmeleri gördük ama çok da güçlü bir geri çekilme değildi. Hatta kamu bankaları tarafında VakıfBank ve Halkbank’ın tavan olduğunu gördük. Bunun, özellikle özel sektör bankacılığının geçtiğimiz dönemde önemli bir ralliye imza atması, kamu bankalarının biraz daha ikinci planda kalmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Gelecek haftalarda özellikle gri listeden çıkma ihtimalimiz de kamu bankalarını destekleyen önemli unsurlardan biri oldu.

Yabancı yatırımcı geldiği sürece bankacılık endeksi yükselmeye devam edecek ki geçtiğimiz hafta yabancı kurum raporlarında böyle olduğunu gördük. Devamını bekliyorum. Haftaya S&P’nin Türkiye’ye dair kredi notunda ve not görünümünde yukarı yönlü revize bekliyorum. Ama tabii ki not görünümünde yukarı yönlü revize gelse bile Türkiye ekonomisinin şu anki kredi not görünümü halen spekülatif seviyede. Bunun 2025 yılının ikinci yarısına doğru artık yatırım yapılabilir seviyeye ulaşmasını bekliyorum.

Bankacılıkta fiyat/kazanç oranları küresel piyasalara yaklaşıyor

Borsaya 2 taraftan bakıyoruz. Bir taraftan özellikle bankacılık sektörünün yükseldiğini görüyoruz. Birçok endeks rekor seviyelerine ulaştı. Daha ne kadar yükselecek? Bu noktada daha geniş bir çerçeveden bakmak gerekiyor. Çünkü bankacılık sektörüne baktığımız zaman da biz analistler olarak 2 tarafa ayrılmıştık. Bir tarafta bankacılık sektörünün kârlılığın düştüğü ifade ediliyordu. Ama daha geniş çerçeveden bakınca yabancı yatırımcı bunda fırsat görüyor. Bankacılık sektörünün kârlılığı düşüyor ama pandemi döneminde faiz düşünce sektörde rekor kârlılıklar gördüğümüz zaman fiyat/kazanç oranları bakımında küresel piyasalardaki çarpanlara yaklaşamamıştı. Ama şu anki adımlar bizi o çarpanlara doğru yaklaştırıyor. Önümüzde sektör için daha uzun bir yol var. Sadece bankacılık sektörü için değil ulaştırma, iletişim, holding gibi sektörlerde de aynısı olduğunu düşünüyorum. Gelecek dönemde nakit akışı yaratma ihtimali yüksek, düşük fiyat/kazanç oranlı şirketlerde yabancı yatırımcı orta ve uzun vadeli hisse almaya başladı. Özetle Borsa İstanbul’da rekor seviyelerin 100-125 puan gerisindeyiz. Bu kısa vadede geri dönüş işareti olsa da orta ve uzun vadede yönün yukarı yönlü olduğunu düşünüyorum. 312 dolar seviyesi bu paralelde kritik. Bunun bir direnç noktası olduğunu düşünüyorum.

Hatta 2024 yılı bitmeden 329 seviyesi olan direnç seviyesinin geçilmesini bekliyorum. Yabancı yatırımcının güveninin tam olarak sağlanması halinde Borsa İstanbul’da 400 dolar seviyelerinin mümkün olacağını düşünüyorum. Finansal fiyat istikrar sağlandığında, yavaş yavaş faiz indirimleri yapıldığı ve ekonominin tekrar hareketlenmeye başladığı süreçte bu seviyeyi görürüz.

PROF. DR. EGE YAZGAN – BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ:

Sıkı para politikasından başka reçete yok

Enflasyonda ciddi bir katılık olduğunu görüyorum. Beklenen iyileşmeyi göremiyoruz. Bu yüzden bugün yapacağını düşünmüyorum ama enflasyonda beklenen iyileşme görülmezse Merkez Bankası’nın 1 faiz artışına daha gideceğini düşünüyorum. Bugün de artış olursa şaşırmam.

Enflasyonu düşürmek için faiz artışı ve sıkı para politikası dışında başka bir çare yok. Çok katı bir enflasyon var şu anda. Para politikasında yaptığımız deneyin etkileri hemen ortadan kalkmıyor. Çok derin etki yarattı ve beklentiyi ortadan kaldırmak kolay değil. Yani kimse şu anda enflasyonun düşeceğine inanmıyor. İnanmadığı zaman da enflasyon düşmüyor. Fiyatlama davranışlarında bozulma oldu. Nedir bu fiyatlama davranışlarındaki bozulma? Herkes enflasyonda düşüş beklemediği zaman üretici de yani fiyat yapıcılar da fiyatları yukarı doğru çekmekte bir sakınca görmüyorlar. Çünkü talep orada duruyor. Çünkü kimse enflasyonda düşüş beklemiyor. Beklemediği zaman da “Bugün alayım, yarın fiyat daha da artacak” diyor. Bu beklenti kırılmadığı zaman talep de düşmüyor. Dolayısıyla üreticiler de fiyatları artırıyorlar. Beklenti tarafından yönetilen bir enflasyonla karşı karşıyayız. Bunu kırmanın para politikasını sıkı tutmaktan başka çaresi yok. Sadece faiz değil diğer araçlar da önemli tabii ama en önemli araç faiz. Faizi yukarıya doğru çekmekten, madem burada durmuyorsa daha da yukarı çıkarmaktan başka bir reçetesi maalesef yok. Bu program sonuç vermediyse daha da sıkılaştırmak gerekiyor. Bunu yapmazsanız kontrolden daha fazla çıkan enflasyonla karşı karşıya kalırız. Bunun sonuçları da çok daha ağır olur. Faizlker yükseltilmeden önce enflasyon, dövizi tutarak düşürülmeye çalışıldı. Bu sürdürülemez bir durumdu; politika değiştirildi. Beklentiler değişmiyor. O halde daha da fazlasını yapmak gerekiyor. Bunun elbette maliyeti var. Ama zaten enflasyon böyle bir sorun. Bir kere kontrolden çıkardığınız zaman tekrar onu kontrol altına almanın maliyeti çok yüksek oluyor. Yani evet, bunun sonunda şu da olabilir. Hem çok daha sıkı bir para politikası ve maalesef katı bir enflasyonla karşı karşıya kalabilirsin. Ama bu politikayı sıkılaştırmaktan başka yapılabilecek bir şey yok. Bunun maliyetine de katlanılması gerekecek.

İLHAN DUMAN/Ekonomim

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.