0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Güney Afrika’nın BRICS’teki Büyükelçisi Anil Sooklal, Cape Town kentinde düzenlenecek zirvede bir araya gelecek diplomatların en az 20 ülkenin resmi ve gayri resmi üyelik başvurularını, gelecekteki genişleme yöntemlerini ele alacaklarını belirtti.
Söz konusu genişleme önerisi, geçen yıl bloğa başkanlık eden Çin tarafından ilk kez dile getirilirken, Mısır, Nijerya, Meksika, İran, Endonezya, Türkiye gibi bazı ülkelerin Afrika, Latin Amerika, Ortadoğu ve Asya’daki ülkelerin temsilini arttıracağı belirtildi.
Sooklal, çoğu gelişmekte olan ve herhangi bir büyük güçle ittifak yapmayan yaklaşık 100 ülkeden oluşan ‘Küresel Güney’ terimini kullanarak, “Bu, ‘Küresel Güney’in bizim grubumuzun liderliğine olan güvenini gösterdiği için olumlu bir haber” dedi ve yerel para birimleriyle ticareti artırma çabalarının da müzakerelerin bir parçası olacağını ekledi.
..Bu ülkelerin çoğunun, küresel karar alma süreçlerinde hâlâ marjinal bir konumda olduğunu hatırlatan Sooklal, BRICS’in bu nedenle mevcut küresel, jeopolitik, jeoekonomik ve finansal yapıdaki fay hatlarını dikkate alarak ‘daha kapsayıcı’ bir uluslararası düzen yaratmayı amaçladığını ifade etti.
Sooklal devamında, “Burada gördüğünüz şey, bu ülkelerin gelişmekte olan küresel yapı içinde daha fazla söz sahibi olmak istemeleridir. Sadece bir veya iki egemen gücün hakim olmadığı, daha bağımsız bir şekilde kendi çıkarlarını en iyi şekilde seçme hakkına sahip oldukları, çok kutuplu, çok kültürlü ve çok medeniyetli bir dünya görmek istiyorlar” diye konuştu.
‘Finansal bağımsızlık ve egemenlik ile ilgili’ diye devam eden Sooklal, “Bu ülkeler yatırım, ticaret ve finansman kaynakları açısından daha fazla kararlılık istiyor. Belirli bir para birimi veya finans kurumuyla sınırlanmak istemiyorlar” dedi.
Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) Amerika Programı Direktörü Ryan Berg, Rusya’nın Ukrayna operasyonunun ardından BRICS’in, Batı’nın ‘otokrasiye karşı demokrasi’ anlatısına direnmek isteyen Küresel Güney’deki ülkeler için daha uygulanabilir hale geldiğini vurguladı.
Küresel Güney’in ülkelerini bir araya getirebilen çok taraflı kuruluşların, ABD veya Çin ile uyum sağlama baskısını dengeleyebileceğini ve küçük bir politika özerkliği sağlayabileceğini ifade eden Berg, ‘bölgesel’ BRICS’e katılmak isteyen çoğu ülkenin G7’nin rakibi olmadığını ve illa da liberal uluslararası düzene karşı olmadığını vurguladı. Berg, söz konusu ülkelerin, giderek artan şekilde öngörülemez hale gelen jeopolitik ve jeoekonomik risklerini korumak istediğinin altını çizmek gerektiğini söyledi.
Sendai Shirayuri Kadın Koleji’nde öğretim görevlisi olan Sebastian Maslow, ‘çeşitli çok taraflı çerçevelerle artan etkileşim, gücün ve ulusal çıkarların günümüz dünyasında hızla çeşitlendiğini gösterdiğini’ ifade etti.
BRICS’in genişlemesinin, diğer gelişmekte olan ekonomilere kendi çıkarlarını savunacakları ve eylemleri koordine edecekleri bir platform sağlamasının beklendiğini ifade eden Maslow, G7 ülkelerinin de bu tür rekabeti kabul ettiğini söyledi.
Ancak yeni üyelerin eklenmesinin tek başına BRICS’in ABD öncülüğündeki uluslararası düzene etkili bir şekilde karşı koymasını ve hatta yerleşik uluslararası norm ve ilkelere meydan okumasını sağlamasının olası olmadığını savunan Maslow, Bunun gerçekleşmesi için gruplaşmanın öncelikle mevcut düzenin faydalarını inandırıcı bir şekilde ‘baltalayacak’ bir alternatif sunması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Eski bir Beyaz Saray yetkilisi olan ve şu anda The Lindsey Group adlı bir ekonomik danışmanlık şirketinde görev yapan Joe Sullivan, Küresel Güney ülkelerinin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın endişelerini yeterince paylaşmadığı düşüncesinden dolayı bu odaklanmanın olduğunu söyledi.
Planlanan genişlemenin BRICS’e Batı liderliğindeki kurumlara karşı daha fazla güç ve güvenilirlik sağlayacağına işaret eden Sullivan, ‘Bu ülkeler yıllar boyunca Batılı ekonomik kurumlara karşı güvenilir bir alternatiften yoksun kaldılar, ancak bu durum BRICS girişimiyle değişti’ dedi ve şunu ekledi:
‘Bu güvenilirlikle birlikte pazarlık gücü de gelir.’
Bazı uzmanlar, bu ülkelerin Yeni Kalkınma Bankası (NDB) dahil olmak üzere BRICS mekanizmaları sayesinde IMF veya Dünya Bankası’ndakinden daha az kısıtlamayla finansmana erişebileceklerini ifade ediyor.
Singapur merkezli S. Rajaratnam Uluslararası Çalışmalar Okulu’nda araştırma görevlisi olan Stefanie Kam, BRICS grubunun bu ülkelere ortak ekonomik ve kalkınma konularında daha yakın bir çalışma ortamı, siyasi ve güvenlik konularında ise daha az işbirliği sağlamayı amaçladığını ifade etti.
Berg, BRICS üyelerinin, doların egemen olmadığı bir dünya için bastırdıklaırnı, birden fazla rezerv para biriminin onlara daha çok politika özerkliği sağlayacağını inandıklarını anlatarak, Hindistan’ın yaptığı anlaşmaya işaret etti:
“Örneğin, Yeni Delhi’nin halihazırda Rusya da dahil olmak üzere en az 18 ülkeyle Hindistan rupisi cinsinden ödemeler için anlaşmaları var.”
Brezilya ve Arjantin gibi ülkeler, ikili ticaretin maliyetini azaltmak ve ABD dolarının değerindeki dalgalanmaların etkisini azaltmak için Çin yuan’ıyla ticaret yapmalarına izin vermek için Pekin ile döviz takası anlaşmaları imzaladılar.
Yeni Kalkınma Bankası’nın başına eski Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff, bankanın kademli olarak dolardan uzaklaştığını ve üye devletlerin yerel para birimlerinde kredilerin en az yüzde 30’unu vaat ettiğini açıklamıştı.
2006’daki kuruluşundan bu yana BRICS grubu, 2011’de Güney Afrika’nın katılmasıyla yalnızca bir kez genişlemişti.