DOLAR 32,3471 -0.04%
EURO 34,8505 0.12%
ALTIN 2.379,65-0,70
BITCOIN %
İstanbul
17°

HAFİF YAĞMUR

KALAN SÜRE

Abdullah Çetin

Abdullah Çetin

27 Eylül 2023 Çarşamba

“Kral çıplak” diyebilenler bu zirvede buluşacak!

“Kral çıplak” diyebilenler bu zirvede buluşacak!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dış Ticarete Yön Verenler Derneği (DIŞYÖNDER) ile İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Finans Bölümü’nün ortaklaşa düzenlediği Dış Ticaret Zirvesi, 18-19 Ekim tarihlerinde İstanbul Kültür Üniversitesi Ataköy Yerleşkesi’nde yapılacak. Söz konusu etkinliğin tanıtımı için üniversite bünyesinde bir basın toplantısı düzenlendi. DIŞYÖNDER Başkanı Dr. Hakan Çınar, toplantıda zirveyle ilgili şu bilgileri verdi:

“Ticaret Bakanlığı’nın desteği ve katılımıyla Türkiye’de ilk kez STK – üniversite iş birliğinde düzenlediğimiz bu zirvede alanında uzman isimler, tüm boyutlarıyla dış ticaretin geleceğini ele alacak. Zirvede Ticaret Bakanlığı bakan yardımcılarının yanı sıra İhracat Genel Müdürü, Eximbank üst yönetimi, TİM yönetim kurulu üyeleri ve genel sekreteri gibi konuşmacılar yer alacak. Başarı hikayelerini anlatmak üzere birçok kamu ve özel sektör üst düzey yöneticisi de orada olacak. Ülkemizin en yüksek ihracatını yapan firmalarla birlikte en sürdürülebilir, çevreci, inovatif ve dijital projeler ile yılın girişimcisi seçilen firmalara da ödül verilecek.”

 

“Tüm çarklar doğru işlemek zorunda”

Türkiye’nin dış ticaretteki 9 aylık karnesinin de değerlendirileceği zirveyle makro bir bakış açısı da getirmeyi amaçladıklarını söyleyen Çınar, “Ülkemiz de dünya geneli gibi zor günler yaşıyor. Ekonomide rahat nefes almanın ve refah seviyesini yukarı taşımanın tek yolu dış ticaretten geçiyor. Dış ticaretin gelişmesi için de tüm çarkların doğru işlemesi gerekiyor. Bu yüzden ‘kral çıplak’ denilmesi gereken yerlerde denilmeli. Bu zirvenin de işte tam bu noktada en samimi şekilde dış ticarette yapılması gerekenleri ortaya koyacağını söyleyebilirim. Bu sebeple, konuyla ilgili herkesin bu zirvede yerini almasını öneriyorum.”

İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nebile Korucu Gümüşoğlu da toplantıda özetle şu değerlendirmeyi yaptı: “Gerek yeni nesillerin iyi birer dış ticaretçi olmasına fayda sağlaması gerekse masanın tüm paydaşlarının aynı anda konuları tartışabilmesi için uygun bir platform sunması adına bu zirveyi çok önemsiyoruz. Özellikle konunun tüm taraflarının bir arada olacağı zirve, ülkemiz dış ticaretine eminim büyük katkıda bulunacaktır.”

Devamını Oku

Balık kafeslerine karşı ilk raundu Aydıncıklılar kazandı

Balık kafeslerine karşı ilk raundu Aydıncıklılar kazandı
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Abdullah Çetin/Ekonomimanset.com

Önceki yıl ormanları yandı, ciğerleri kavruldu Aydıncık’ın. Şimdi denizi, sahilleri tehdit altında. Tarihi limanıyla, bakir ve tertemiz koylarıyla, dünyaca ünlü Gilindire (Aynalıgöl) Mağarası’yla ziyaretçilerini büyüleyen, turizmde Yunan sahil kasabalarına taş çıkartabilecek bu şirin ilçeyi balık kafesleriyle çevrelemek istiyorlar.

Kimler mi? Sahilleri yüzülemez hale getirip turizme engel olduğu gerekçesiyle Edremit Körfezi sahillerinden “kovulan” kafesli balık çiftlikleri…

Evet, bölge halkının yoğun tepkisi üzerine Balıkesir Valiliği İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, 2021 yılının şubat ayında balık çiftliklerinin kaldırılmasına karar vermişti. Gerekçe olarak da “Ülkemiz turizm öncelikleri göz önüne alınarak, Edremit Körfezi sınırlarında ağ kafeslerde balık yetiştiriciliği bakanlığımız politikaları arasında yer almadığından” ibarelerini kullanmıştı…

Anamur direnerek kazandı, sıra Aydıncık’ta

Turizme balta vurduğu gerekçesiyle Ege’den bir bir sökülen balık kafeslerinin Akdeniz’in doğu kesimlerine taşınma planı aslında yeni değil. Hatırlanacağı gibi 2018 yılında, Muğla’dan yine Anamur, Aydıncık ve Bozyazı sahillerine balık çiftliklerinin taşınması için girişimler olmuş, bölge sakinlerinin yoğun protestoları üzerine bu proje rafa kaldırılmıştı.

Anamur’da siyasi parti temsilcileri de dahil her kesimin ortak ve kararlı duruşu üzerine sekteye uğrayan girişimler için şimdi Bozyazı-Gözce Mahallesi ile Aydıncık-Soğuksu Koyu arasında kalan bölge hedef haline geldi.

Bu doğrultuda hazırlanan ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) hazırlık raporu ve Agromey balık çiftlikleri projesinin tanıtımı için 11 Temmuz Salı günü ilçede düzenlenen toplantı, Aydıncık halkı ve Mersinli çevrecileri deyim yerindeyse ayağa kaldırdı.

Başta ilçedeki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Aydıncık Belediye Başkanı, siyasi partilerin ilçe başkanları ve üyeleri, oda temsilcileri, mahalle muhtarları ve balıkçılar olmak üzere Aydıncık halkı başta olmak üzere olmak üzere Bozyazı, Anamur ve Mersin’den çevreci derneklerin temsilcileri bir araya gelerek, balık çiftliklerine kesin bir dille “hayır” dedi.

Halkın yoğun tepkisi üzerine bakanlık yetkilileri ve firma temsilcileri, bilgilendirme yapıldığına dair tutanağı düzenleyemeden ilçeden ayrılmak zorunda kaldı.

“Neden karşıyız?”

Toplantı öncesinde bölge halkı ve çevrecileri bilgilendiren AGİKDER (Aydıncık Kent Gelişimi Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şimşek, bölgede balık çiftliklerine neden karşı olduklarını maddeler halinde şöyle sıraladı:

● Çiftlik balıkçılığında kullanılan yemler ve ilaçlar, suya atılan atıklar ve balıkların dışkısı su kirliliğine neden olur. Sahiller özelliğini kaybeder. Çok yoğun koku oluşur. Sular bulanıklaşır. Vatandaş ileride denize giremez olur. Turizm olumsuz etkilenir.

● Hastalık ve parazit yayılımı kontrol edilemediğinde, bu durum denizdeki diğer balıklara da yayılabilir ve doğal popülasyonları olumsuz etkileyebilir.

● Yetiştirme balıkları, doğal balık türlerine rekabet edebilir ve yerli türlerin genetik çeşitliliğini azaltabilir.

● Madem bu çiftlikler yapılacaktı, neden ilçemize bir yat limanı yapıldı? Bu çiftlikler olduğu sürece bölgede turizm olmaz.

Uluslararası Bern Sözleşmesi’ne aykırı!

Balık çiftliklerinin kurulacağı deniz sahası, Aydıncık ilçesi sınırları içinde bulunan Sancak Burnu ile Bozyazı ilçesi sınırlarına dahil olan Kızıl Liman mevkileri arasında bulunuyor. Şimşek, bu noktada Türkiye’nin de taraf olduğu Bern Sözleşmesi’ni hatırlatarak “Bu bölge, uluslararası sözleşme kapsamında eko çeşitliliğin koruması altındadır. Aynı saha, nesli tükenmekte olan Akdeniz foku yaşam ve üreme alanı olması nedeniyle balık çiftliklerinin tehdidi altına da girmiş durumdadır” dedi.

“ÇED için hazırlanan rapor itiraflarla dolu”

Şimşek, ÇED için hazırlanan rapordaki tespit ve değerlendirmelerden yola çıkarak bölge için diğer olası riskleri de şöyle dile getirdi:

● Kapasite artışı için hazırlanan yeni ÇED hazırlık raporunda, Mersin’de 2020 yılında toplam çipura ve levrek üretimine (19.000 ton/yıl) yakın sadece Aydıncık’taki 3 no’lu sahada (22.000 ton/yıl) planlama yapılması, yoğunluğun ve tehlikenin büyüklüğünü gösteriyor.

● Yine aynı raporda, Aydıncık’a yapılacak balık çiftliklerinin yaratacağı atığın günde 20 bin 460 kg’den (kilogram) yılda yaklaşık 7 milyon 468 bin kg olduğu hesaplanıyor. Bu miktarın, 1.3 milyon nüfuslu bir kentte insanların üreteceği atığa eşit olduğuna dikkatinizi çekmek isterim.

● Raporda şöyle bir ibare var: “Ayrıca hastalık görülmesi halinde (zorunlu durumlarda) antibiyotik kullanımı olabilecektir. Bu antibiyotikler vitaminde olduğu gibi yemlerin imalatı sırasında yeme ilave edilecek ve antibiyotik, yem bünyesinde balığa verilecektir.” Bu da denizlerimizi kirletecek antibiyotik atığı teyit ediyor.

● Aynı rapordaki “Su ürünleri yetiştiriciliği faaliyetleri, su içerisindeki çözünmüş nutrient miktarında artışa; su içindeki çözünmüş nutrientlerin artışı ise su kalitesinde bozulmalara neden olmaktadır” tespiti de belli bir süre sonra denizin kirleneceği ve bulanıklaşacağına işaret ediyor.

● Bilindiği gibi, akuakültür yoluyla balıkların metabolik atık ürünleri ve yenmeyen yemler, organik atıklar sedimente geçiyor. Bu toplanma sonucu sediment havasız kalıyor ve dolaylı olarak sisteme geçen organik karbon miktarı artıyor. Organik atıkların ekosisteme girmesiyle bir seri kimyasal ve biyokimyasal olaylar ortaya çıkıyor. Ortama giren karbon, aerobik metabolizmaların artışına sebep olabiliyor. Zemine çöken karbon (katı veya dışkı şeklinde) mevcut oksijeni tüketiyor, sedimentler yavaş yavaş oksijensiz hale geliyor. Mikroflora anaerobik türlere göre değişiyor, metan ve hidrojen sülfit üreten bakteriler ortaya çıkıyor. Suda askıda kalan atıklar suyun bulanmasına ve balığın beslenmesinin zorlaşmasına neden oluyor.

“Soğuksu Koyu’nu ölüme terk ediyorlar!”

● ÇED için hazırlanan raporu nereden tutsak elimizde kalıyor. Örneğin, “Bölgede Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Yüzme Suyu Takip Sistemi tarafından takibi yapılan en yakın plaj, 14.4 kilometre mesafedeki Aydıncık Belediyesi Halk Plajı’dır” deniyor. Oysa balık çiftliklerinin başlangıç noktasına en yakın konumdaki Soğuksu Koyu’ndaki üç plajın Türkiye çapında üne sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yine ilçe merkezimizdeki Büyükalan Halk Plajı da bu ibareye göre yok sayılmış görünüyor. Burada açıkça bir kötün niyet olduğunu görüyoruz.

● Raporda, mevsimlere göre bölgedeki rüzgâr hızı ve akıntı gücüyle ilgili de tespitler olmasına rağmen, bunların yol açacağı olumsuzluklar göz ardı edilmiştir. Örneğin, en yüksek rüzgâr hızlarının yönünün kıyıya ve plajlara doğru olduğu tespit edildiği halde, raporda bunun olası olumsuz etkilerine yer verilmemiştir. Keza akıntı hızları haziran ayı içinde ve çok kısa aralıklarla ölçülmüş, o ölçümlerde bile akıntının belirli hızın üstünde olduğu tespit edilmiş. Şiddeti yüksek akıntıların, üretilen bu atıkları sahillerimize taşıması hususu hiç değerlendirmeye alınmamıştır.

Akdeniz fokunun yaşam alanı

● Projeye konu tesis sahalarından, Agromey 1 ve 3 no’lu sahalar 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına göre “Akdeniz Foku Yaşam Alanı” içerisinde yer alıyor. Raporda “Akdeniz foklarının bu tarz yetiştiricilik faaliyetlerden negatif olarak etkilenmediği, pozitif etki oluşmasının beklenilmesi de yaygın bir görüştür” diye garip ve dayanaksız bir ifade yer alıyor. Bilimsel tüm verilere aykırılığını bir yana bırakalım, bu görüşlerini destekler tek bir belge bile sunmamalarını takdirlerinize bırakıyorum. Bilimsel bilgiler, fokların beslenmesinin yüzde 94.01’nin kafadanbacaklılar olduğunu ortaya koyuyor. Kafadanbacaklıların da kültür balıkçılığı nedeniyle azaldığı bir gerçek!

AGİKDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şimşek

“ÇED değil, çöp raporu!”

Kısacası, hazırlanan ÇED raporunun ilave tesis olması nedeniyle, mevzuat gereğince yapılacak tüm değerlendirmelerin kümülatif olması gerekiyor. Oysa bu raporda hiçbir değerlendirmenin kümülatif olarak yapılmadığı görülüyor. Bilimsellikten uzak, olumsuz etkileyeceği belirtilen hiçbir hususta risk görmediği için önlem de içermeyen, toplam yapılacak çiftlik kapasitesi üzerinden değerlendirme yapılması gerekirken sadece ilave kapasite üzerinden risk değerlendirmesi yapılan ve dolayısıyla mevzuata da aykırı olan, “kopyala yapıştır” şeklinde hazırlandığı kanaati edinilen bu ÇED bilgilendirme raporu bizce ÇED değil bir çöp raporudur.”

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.