DOLAR 32,4601 -0.1%
EURO 34,8031 -0.65%
ALTIN 2.438,050,10
BITCOIN %
İstanbul
17°

AZ BULUTLU

KALAN SÜRE

Dijital devrim parayı nereye götürüyor?

Dijital devrim parayı nereye götürüyor?

ABONE OL
25 Ekim 2022 16:16
Dijital devrim parayı nereye götürüyor?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Teknoloji ve beraberinde getirdiği yenilikler, günlük hayatın geri dönülemez bir parçası olmaya devam ediyor. Dijital dönüşümün alışkanlıklara ayak uydurarak daha pratik çözümler sunması, bu hızlı tempoda kolayca benimseniyor. Bu gelişmelerden belki de en önemlisi ödemeler alanında gerçekleşiyor. Yıllardır milyarlarca insan tarafından kullanılan nakit para, dijital ödeme sistemlerindeki yeniliklerle popülaritesini kaybederken, son zamanlarda Türkiye dahil dünyanın her yerinde artarak devam eden kripto para çılgınlığı da paraya bir alternatif olma çabasında. Bu konjonktürde gelecekte parayı ne bekliyor?

Türkiye’de kartlı ödemeler pandemide %17 arttı
Gelişen teknolojilerle dijital ödeme biçimleri her geçen gün daha fazla yaygınlaşırken pandeminin de etkisiyle tüketicilerin ödeme alışkanlıkları da hızla değişiyor. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre 2020 yılında kartlı ödemeler yüzde 17 büyüyerek 1,15 trilyon liraya ulaştı. İnternetten kartlı ödeme tutarı yüzde 37’lik artışla 260 milyar liraya yükselirken, salgın etkisiyle bir önceki yıla göre temassız ödemelerdeki artış 2,5 kat oldu. Veriler, Türkiye’de hem fiziksel hem de online olarak kartlı ödemelerin, hijyenik ve alternatif bir ödeme yöntemi olarak öne çıktığına işaret ediyor.

Dijital ödemeler 2021’de 6,6 trilyon dolara ulaşacak
Söz konusu eğilim dünya genelindeki alışkanlıklarla da paralellik gösteriyor. Statista verileri, dünya genelinde dijital ödemelerin 2021 yılında 6,6 trilyon dolara ulaşacağını öngörürken, halihazırda bir dijital dönüşüm sürecinden geçen Çin’in 2,9 trilyon dolar ile bu pastanın en büyük dilimini alması bekleniyor. ABD’li danışmanlık şirketi McKinsey’nin 2020 Küresel Ödemeler Raporu da bu trendi destekliyor. Rapora göre 2010 ve 2020 yılları arasında nakit kullanımı Japonya’da yüzde 31,5, Güney Kore’de yüzde 48, Singapur’da yüzde 34 ve Malezya’da yüzde 22,5 azalırken, İsveç, İngiltere ve ABD’li tüketiciler ise aynı dönemde sırasıyla yüzde 84, yüzde 58 ve yüzde 45 daha az nakit kullandılar.

Dijital cüzdanlar 2023’te ödemeler lideri olacak
Nakit kullanımındaki bu artışa karşılık dijital ödemelerdeki yükseliş, dijital cüzdanlar gibi yeniliklerin de ödeme biçimlerindeki adaptasyonunu hızlandırıyor. Dünya genelinde 2019’da 2,3 milyar adet olan dijital cüzdan sayısının pandemi etkisi ile birlikte dört yıl içinde yaklaşık 4 milyara ulaşacağı bekleniyor.

 
 

Facebook ve Bain & Company verileri, Güneydoğu Asya’da dijital cüzdan kullanımının 2020’de bir önceki yıla kıyasla yüzde 8 artışla yüzde 22’ye ulaştığını gösteriyor. Bu artış, dijital cüzdanları yüzde 34 ile nakit ve yüzde 22,7 ile kartlı ödemelerin arkasında üçüncü sıraya taşıyor. Üstelik bu alanda sadece bankalar da yer almıyor. Bankaların yanısıra Mastercard, BKM gibi kuruluşlar, telekom operatörleri, epara ve ödeme kuruluşları, yemek kartı firmaları, sadakat programları, perakende ve e-Ticaret markalarının farklı özelliklerdeki dijital cüzdan çözümleri ile de karşı karşıya olduğumuzu unutmamak gerek.

McKinsey raporu da dijital cüzdanların 2023’e kadar yüzde 52,2 ve yüzde 29,6 ile hem e-ticaret hem de fiziksel ödemelerde lider konuma ulaşacağını öngörüyor.

McKinsey raporunda dijital cüzdanların yanında blok zinciri, kripto paralar, sanal bankacılık ve yapay zeka kapsamında harcama ve ödeme alışkanlıklarına yönelik diğer öngörüler de şöyle sıralanıyor: Anlık ödemeler gelişecek: Tüketici alışkanlıkları çevrimdışı ödemelerden dijitale doğru evrilirken, ödeme sağlayıcıları da anlık ödemeler kapsamında artan bir taleple karşı karşıya. McKinsey’e göre İngiltere’nin gerçek zamanlı banka transferi ağı Faster Payments, anlık ödeme taleplerinde 2019’un son çeyreğiyle Mart 2020 döneminde yüzde 10 artış gördü. Bu artışa paralel olarak, dünya genelinde hükümetler ve finansal hizmet sağlayıcılarının tüketici talebini karşılamak için ağırlıklı olarak gerçek zamanlı ödeme ağlarına yatırım yapması bekleniyor.

Blok zincir ve dijital para adaptasyonu artacak: Pandeminin olumsuz etkilerine rağmen kripto para birimleri pazar payı, 2020’nin ilk ayındaki 1 Ocak’ta 191,5 milyar dolar düzeyinden 18 Aralık’ta 646 milyar dolara ulaştı. Bu eğilime paralel olarak bankalar, kuruluşlar ve hükümetlerin daha şeffaf, güvenli ve izi sürülebilir bir ödeme ağı vaadiyle ortaya çıkan blok zincir ve dağıtılmış defter teknolojileri (DLT) adaptasyonunun gün geçtikçe artması bekleniyor. Bunun yanında nakitsiz ödemeler talebini karşılamak için ülkelerin merkez bankası dijital para (CBDC) projeleri de rağbet görmeye devam edecek.

Sanal bankacılık atağa geçecek: McKinsey raporu, finansal kuruluşların bankacılık faaliyetlerini fiziksel şubelerden online ortama taşıdığını gösteriyor. Örneğin Avusturya’da ülkenin en büyük dört bankacılık kuruluşunun haziran ayından bu yana toplam 175 şubesi kapanırken, 2,150 ATM de hizmetten kaldırıldı. Bu da sanal bankacılığın fiziksel işlemlerin tahtını alacağına işaret ediyor.

Makine öğrenimi ve yapay zeka daha da önemli bir hale gelecek: Kuruluşların yapay zeka ve makine öğrenimine yönelik ilgisi, operasyonların otomatik bir düzene sokulması, harcamaların azaltılması ve verilerden daha değerli sonuçlara ulaşılması için artıyor. ABD merkezli pazar araştırmaları şirketi International Data Corporation (IDC) verileri, küresel yapay zeka harcamalarının 2020’deki 50,1 milyar dolardan 2024’te 110 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Öte yandan yalnızca Asya-Pasifik bölgesinde finansal hizmet sağlayıcılarının yapay zeka yatırımlarının 2019’daki 1,5 milyar dolar düzeyinden 2024’te 4,3 milyar dolara yükseleceği de beklentiler arasında. McKinsey’ye göre bu artışta yapay zekanın ödemelerdeki dolandırıcılık faaliyetlerini tespit edebilmesi ve önleyebilmesi, müşteri hizmetlerine bağlı maliyetleri azaltması ve iş süreçlerini optimum bir hale getirmek için veri kullanımı büyük bir rol oynuyor.

Kripto paraların geleceği: CBDC ve Bitcoin
Merkez Bankası dijital paraları üzerinde ciddi geliştirmeler ve regülatif çalışmalar yapılırken bir yandan da milliyetsiz para kavramı konusunda yeni bir pencere açan kripto paralar geleceğin şekillenmesinde önemli rolü olması beklenen oyuncular. Ve tabii paranın geleceği konuşulurken 2009’da hayatımıza giren ve son 11 yılda görülen eşsiz volatilitenin ardından pandeminin de etkisiyle son aylarda rekor üstüne rekor kıran kripto para birimlerinden bahsetmeden olmaz. 2 trilyon dolara yakın piyasa hacmiyle piyasanın belirleyicisi konumunda yer alan Bitcoin, bu yılın başlarında 60 bin dolara yükselerek piyasaya yönelik ilginin yeniden artmasına yol açmıştı. Aralarında 2008 finansal krizini öngören Nouriel Rouibini dahil olmak üzere birçok ekonomist tarafından bir balon olarak nitelendirilen kripto para birimleri, bazılarına göreyse yıkıcı bir potansiyele sahip.

Statista’nın 74 ülkede kripto para birimleri adaptasyonuna yönelik gerçekleştirdiği anket de kripto para trendinin devam ettiğini ortaya koyuyor. Ankete göre 2020 yılında kripto para kullanımının en yüksek olduğu ülke yüzde 32 ile Nijerya olurken, Nijerya’yı yüzde 21 ile Vietnam ve yüzde 20 ile Filipinler takip etti. Türkiye’de yüzde 16’lık kripto para kullanımıyla listenin dördüncü sırasında yer alırken, kripto paraların düzenlenmesine ilişkin ülkemizden sinyaller gelmeye devam ediyor. Geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Türkiye’de faaliyet gösteren kripto para borsalarına bir tebligat göndererek kullanıcı bilgilerini talep ettiği iddia edilmişti. Bu bilgiler arasında TC kimlik numarası, unvan, kayıt zamanı ve cüzdandaki tutarın lira cinsinden değerine kadar önemli bilgilerin yer aldığı öne sürülmüştü.

Türkiye’de de çalışmalar başladı
Türkiye’nin bir süredir kendi dijital parası üzerinde çalıştığı da bilinen bir gerçek. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kalkınma planı olan, 2019-2023 dönemini kapsayan ve 23 Temmuz 2019’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 11. Kalkınma Planı’nda “blok zincir tabanlı dijital merkez bankası parası” çıkarılması kararı yer almıştı.

Türkiye’nin yanında aralarında Çin, AB, İsveç ve Estonya gibi ülkeler de dijital paralar kapsamında atağa geçmiş durumda. Çin Merkez Bankası (PBoC) 2014’ten beri çalıştığı dijital Yuan’ın ülkenin belirli eyaletlerinde denemelerine başladı. Çin’in dijital parayla anlık ödemelerde çığır açmayı hedeflediği ve ülkenin önde gelen ödeme uygulaması AliPay ile We-Chat’e entegre edilebileceği de küresel basında yer alan haberlerden. Öte yandan İsveç Merkez Bankası Riksbank da 2017’de üzerinde çalışmaya başladığı e-krona projesini bu yıl tamamlamayı ve sonrasında dijital kronanın kullanımını yaygınlaştırıp yaygınlaştırmama kararını vermeyi hedefl iyor. AB’nin 2022 yılında hız kazanması beklenen dijital Euro projesi de ECB Başkanı Christine Lagarde tarafından destekleniyor fakat Lagarde’ın kripto para birimlerinin oluşturduğu kara para aklama ve terör finansmanı gibi risklerden endişeli olduğu biliniyor. ECB’ye paralel olarak Fed de dijital fiat kapsamında harekete geçmek için küresel bir düzenleme bekliyor. Estonya Merkez Bankası da dijital para kervanına katılan son ülkelerden. AB üyesi olması sebebiyle dijital Euro olarak da değerlendirilen Estonya’nın CBDC projesi kapsamında blok zinciri şirketi Guardtime ile ortaklık kuracağı belirtiliyor. İki yıl sürecek olan proje kapsamında Guartime’ın Estonya’nın e-devlet işlemlerine çözümler sağlayan teknolojisinin kullanılacağı vurgulanırken, Estonya küresel olarak en güçlü e-devlet altyapısına sahip olduğu için avantajlı bir konumda.

Sözün kısası, felsefesi ile paraya yeni bir karşılık getiren ve bugün itibarı ile 9000 adedin üzerinde olan kripto paraların kendi içinde birçok farklı çeşidi var ama ortak özellikleri arasında gelen hız ve şeffaflığın, yakın geleceğin para kavramının şekillenmesinde etkili olması bekleniyor.

● VISA kripto para birimi kullanımına izin verdi
Son dönemde finans kuruluşlarında da kripto para kullanımı benimsenmeye başladı. Dünya çapında 3,3 milyar kredi kartı kullanımda olan Visa, bir süredir dünya genelinde kripto ve dijital para birimleri alanında çeşitli ortaklarla işbirliğini genişletiyordu. Son olarak da ödeme ağında işlem yapmak için kripto para birimi ‘USD Coin’ kullanımına izin vereceğini açıkladı.

“Kripto para birimleri yatırım dünyasında önem kazanırken, ödeme sistemleri devlerinin pazarda rekabetçiliklerini korumak için faaliyetlerini geliştirmesi, büyük düşünmesi ve inovasyonu sürdürmesi gerekiyor” görüşünü aktaran Bitpanda Türkiye ve MENA Bölgesi Yönetici Direktörü Elbruz Yılmaz, bu yılın başında Visa ile işbirliği içinde kullanıcıların kripto para birimleri dahil olmak üzere her türlü varlıkla alışveriş yapmasına olanak tanıyan bir banka kartı çıkardıklarını da hatırlatıyor. Artık ödeme yapmadan önce itibari para birimine çevirmenin gerekli olmayacağı göz önünde bulundurulduğunda, USDC cinsinden gerçek zamanlı ödeme yapılabilmesinin, ödeme hizmetlerini bir üst seviyeye taşıyan oldukça önemli bir gelişme olduğunu aktaran Yılmaz, “Visa, son piyasa hareketlerinde sürekli ortaya çıkan durumu yaşıyor. Kripto para birimleri her düzeyde daha yaygın bir biçimde kullanılmaya başlıyor ve her aşamadaki her oyuncu bu sürecin şekillenmesine katkıda bulunuyor” diyor.

 
Alternatif para sistemi neye benzeyecek?
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Cemil Şinasi Türün, sekiz maddede kripto para piyasasının en yüksek hacimli birimi Bitcoin’in ortaya çıkışıyla hızlanan alternatif para sistemlerinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili şu başlıkları sıralıyor:

1) Teknolojik olmalıdır. Bundan sonra insanlığın kullanacağı para ve kredi sistemi internet üzerinde işlemelidir ve veritabanı olarak blokzinciri kullanmalıdır. Dijital olmalıdır demiyorum; dijital olması tek başına yeterli değil, veritabanının merkezi DLT olması da yanlış olur. Yeni sistem, asla taklit edilemez ve kırılamaz blokzinciri imzaları içeriyor olmalı. Dev kurumlar tarafından bile kırılamayan şifreler kullanılmalı.

2) Merkezsiz ve eşten eşe olmalıdır. Yeni sistem gücü bir merkeze toplamamalıdır, toplayamamalıdır. Eşten eşe üretilmeli ve aktarılabilmelidir, yani peer-to-peer olmalıdır.

3) Sıradan insanlar para (kredi) yaratabilmelidir. Kredi demek, ileride karşılığı olacak para demektir. Burada kredi derken kastettiğim, “future kontratları” değildir, bunlarla alakası yoktur. Bahsettiğim, Türkiye gibi bir ülkede bile senede bir trilyon dolara çıkabilen vatandaş kredi sistemidir. Yabancı ülkelerde bankalar dışında insanların ya da kurumların kredi yaratmaları yasaktır. Türkiye’deki gibi yaygın ve sistematik kullanılan bir vadeli kredi yaratma sistemi dünyanın başka bir ülkesinde yoktur. Şu anda sadece bizim insanımızın sahip olduğu bu ayrıcalığa tüm dünya vatandaşları kavuşmalıdır. Bu bir gün olacaktır. Yeni sistemi belki de biz yaratacak ve dünyaya hediye edeceğiz.

4) Kurallar şeffaf olmalıdır. Tüm kuralların ve süreçlerin blokzinciri üzerinden, şeffaf ve dökümante edilmiş bir şekilde işlemesi esastır. Ancak bu durum gerçekleştiğinde sistem insanlığa uygun ve ahlaki yapıda işliyor diyebiliriz.

5) Faiz içermemelidir. Yeni sistemdeki belki de en hayati özellik bu. İnsanlığın yarın da var olabilmesi için kriterlerden bir tanesi, faizi, yani para sistemlerindeki bilgi asimetrisini ortadan kaldırabilmesidir. Doğanın yok oluşunu engellemek için yapılan çalışmalar ne kadar hayati ise, yeni para ve kredi sistemlerimizin faiz içermemesi de o kadar hayatidir.

6) Teminat gerektiriyor mu? Teminat, yani güvence, yani collateral, ticari hayatta kredi alınırken zorunlu bir gereklilik sanılabilir. Oysaki Türkiye’deki ekonomik hayatın döndürüldüğü vadeli çeklerde teminat yani garanti parası yoktur. Daha doğrusu sınırlıdır. Yeni sistem aynı bu şekilde teminat gerektirmemeli ve itibara dayalı olmalıdır.

7) Emniyetli olmalı ama insana olan güveni de içermelidir. Bu maddede aslında iki kriter var: Emniyet ve güven. Bitcoin sistemi emniyetli ama güvene dayalı değil. Gelecekte kullanacağımız sistemlerin şifre teknolojisi kullanılarak güvenli olmaları kaçınılmaz. Ama ticari hayat içinde kullanılacağı için insanlar arası güveni de hesaba katması, bu özelliği ortadan kaldırmaması da şart.

8) Reel ekonomi içinde işlemelidir. Yeni sistem paranın ve kredinin ticarette kullanılabilmesi gereklidir. Yeni sistem dediğim yapının ticari hayatın ihtiyacına uygun olarak tasarlanması gereklidir.

9) Değişim aracı kendini yok etmelidir (İtfa). Yeni sistem, kredi fonksiyonunu yerine getirdikten sonra kendisini imha etmelidir. Buna finansçılar itfa derler. Para öncelikle bir değişim aracıdır, kendisi değer taşımaz. Yok olmayan, değer taşıdığı için kasalarda tutulan bitcoin de dahil altın ve gümüş gibi varlıklar emtia kategorisine girerler.

Paranın geleceğine dair 3 senaryo
PROF. DR. ERHAN ASLANOĞLU

Günümüzde paranın değişim fonksiyonu, dijital ödeme sistemleri, internet, akıllı telefonlar, uygulamalar vb araçlarla ile her geçen gün gelişerek ve daha yaygın bir şekilde gerçekleşmektedir. 2008 krizinden sonra herhangi bir otoritenin kontrolünde olmayan, Bitcoin, Ethereum, Ripple, Litecoin gibi blok zinciri teknolojisi ile üretilen kripto (şifreli) paralar hızla devreye girmeye başladı. Şifreli paraların paranın temel fonsiyonlarından ortak bir değer ölçüsü ve değer saklama aracı olup olmadığı çok tartışmalı olmakla birlikte ‘altın’ benzer bir yatırım aracı olma yolunda hızla ilerlemektedir.

Son dönemde, bir otorite kontrolünde olmayan özel şifreli paraların düzenleme ve denetimine ilişkin peş peşe açıklamalar da gelmektedir. Aynı zamanda, içinde bulunduğumuz süreçte, başta Çin olmak üzere birçok merkez bankasının kendi dijital paralarını çıkarma hazırlıkları da bulunuyor. Tüm bu gelişmelere rağmen nakit, fiziksel para dünya ekonomisinde hala yaygın bir şekilde kullanılıyor. 2008 krizinden sonra dünya GSYİH’sının yüzde 8’leri civarında olan nakit para, son tahminlere göre yüzde 9,5’lar seviyesinde. Bunun arkasında elbette merkez bankalarının aşırı parasal genişlemesi ve dünya GSYİH’sındaki artış sonucu değişim amacıyla nakit tutma ihtiyacının artması da yatıyor. Tüm bunların ötesinde, dünya genelinde yaşlı ve eğitim düzeyi yüksek olmayan nüfüsün dijital ödemelere yönelememesi, gelenekler, finansal sisteme olan güvensizlik, siber saldırı ve bilişim sistemlerinin çökme korkusu da nakit tutma motifini canlı tutuyor. Gelişmiş ülkeler arasında İsveç gibi nakit kullanımını yakında kaldırmayı düşünen ülkeler olduğu gibi, AB’de nakit tutma oranının hala yüksek olduğu ülkeler de bulunuyor.

Bu çerçevede paranın geleceğine ilişkin düşündüğümüz, olasılık sırasına göre üç senaryo şu şekilde:

1- Nakit para varlığını sürdürecek, dijital ödeme sistemleri çok daha gelişecek, merkez bankaları blok zincir teknolojileri ile dijital paraları çıkarmaya başlayacak, mevcut kripto paraların bir kısmı düzenlenmiş ve denetlenen bir sistemde para işlevini göremeyecek fakat özellikle yatırım aracı olarak varlığını sürdürecek. Merkez bankaları nakit para kullanımını azaltmaya yönelik politikalar geliştirecek. Olasılığı yüksek bir senaryo olarak görüyoruz. Böyle bir sistemde ülkeler arasında ayrışma muhtemelen artacak. Özellikle ABD, AB ve Çin merkez bankalarının devreye sokacağı dijital paralar küresel anlamda rezerv para işlevi görecek. Dijital para savaşları yaşanacak. Mevcut duruma göre hakim olan ABD Doları’nın bu gücü azalacak. Tek ülke paraları yerine ülke ve bölgelerin birlikteliğine dayalı sepet dijtal paraların oluşma olasılığı artacak. 1970’lerde ülkeler arasında dalgalı kur sisteminde para politikası koordinasyonu amacıyla kurulmuş olan G7 yerine içinde mutlaka Çin’in de olduğu yeni bir oluşum gündeme gelecek. Her ülkenin dijital parası olmayacak. Ülkeler geliştikçe dijital paralara sahip olacak.

2- Nakit paralar varlığını azalarak sürdürecek, dijital ödeme sistemleri çok daha gelişecek, merkez bankaları blok zincir teknolojileri ile dijital paraları çıkarmaya başlayacak, mevcut kripto paraların bir kısmı düzenlenmiş ve denetlenen bir sistemde düşük paya da sahip olsa para olarak kullanılacak fakat özellikle yatırım aracı olarak varlığını sürdürecek. Para politikaları oluşturulurken dijital paraların kullanımı da dikkate alınacak. Böyle bir sistemde birinci senaryonun ikinci paragrafı aynı şekilde geçerli olabilir diye düşünüyoruz.

3- Nakit para kullanımı tamamen ortadan kalkacak. Dijital ödeme sistemleri çok daha gelişecek, merkez bankaları blok zincir teknolojileri ile dijital paraları çıkarmaya başlayacak. Kripto paraların hem para hem yatırım aracı olarak kullanımı yaygın bir şekilde artacak. Devletler arası ticarette daha çok rezerv para niteliğindeki merkez bankalarının ya da onların oluşturduğu sepetlerin dijital paraları kullanılacak. Paranın değer saklama fonksiyonu azalmaya başlayacak, sermaye piyasaları çok daha gelişecek. Zaman içerisinde kripto paralar daha hakim hale gelmeye başlayacak. Olasılığı düşük bir senaryo olarak görüyoruz.

Fiziksel para ortadan kalkacak
OSMAN ŞENKUL – Parahistoria Yazarı ve Ekonomist

Türkiye dahil olmak üzere dünya genelinde nakit kullanımında hızlı bir düşüş izleniyor. ING Grubu ve IPSOS’un Türkiye’de ve Avrupa’da nakit kullanımına yönelik yaptığı araştırma, katılımcıların yüzde 74’ünün COVID-19 nedeniyle nakit paraya daha mesafeli yaklaştığını gösterirken, Avrupa’da ise bu oran yüzde 48 oldu. COVID-19 pandemisinin de nakit paraya yönelik tereddütleri artırdığı görülürken, son bir yılda uygulanan karantina dönemlerinde nakit kullanımı İspanya’da yüzde 90, İngiltere’de yüzde 60 ve İrlanda’da yüzde 40 azaldı. Avustralya’da bazı bankalar pandemi öncesinde nakit paranın 10-15 yıl içinde ortadan kalkacağını öngörürken, şimdi ise bu sürecin iki ila üç yıl içinde gerçekleşmesini bekliyorlar. Bu rakamlara paralel olarak Parahistoria Yazarı ve Ekonomist Osman Şenkul da nakit paranın gelecekte tarih olacağını düşünüyor. DÜNYA’ya yaptığı açıklamada bunun dijital teknolojinin gelişim hızına bağlı olarak gerçekleşeceğini fakat dijital dönüşümün de tahmin edilenden çok daha hızlı geliştiğini belirten Şenkul, “Dolayısıyla dijital teknolojilerin ivmesiyle fiziksel para büyük ölçekten çok tamamen ortadan kalkacak çünkü artık ödeme biçimleri de değişmeye başlıyor” diyor.

“Merkez bankalarının en temel silahları para ve faiz”

Küresel ödemeler sektörü böyle bir görünüme sahipken, Şenkul dijital paranın lider konuma geleceğini düşünüyor. “Her şeyden önce dijital paradan söz edilmesinin arka planında yatan fiziksel paranın ortadan kalkacak olması” diyen Şenkul, başta Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Çin Merkez Bankası (PBoC) olmak üzere merkez bankalarının dijital para üzerindeki çalışmalarına dikkat çekiyor. Bu çalışmaların sürekli ertelendiğini belirten Şenkul’a göre bunun arkasında kripto para birimlerinin geleceği yatıyor. Şenkul şu yorumu yapıyor: “Aslında dijital parada acele etmiyorlar çünkü biraz da kripto paralar da nereye doğru evrilecek onu görmek istiyorlar. Ne zaman ECB başkanı veya başka bir yetkili dijital Euro’yla ilgili konuşsa, hemen ardından kripto paralara da referans verdiklerini görüyoruz. Niye çünkü öncelikle kripto paraların düzenlemeye ihtiyacı var. Düzenleme dışı paralarla fiat paranın aynı kulvarda ilerlemesi durumunda onların kontrolü ellerinden kaçıracağını düşündüklerini inanıyorum. Ki merkez bankalarının da temel görevleri olan fiyat istikrarını korumaları için en temel silahları para ve faiz. Şu anda dijital paraya geçiş önündeki en büyük yavaşlatıcı faktörün bu olduğunu düşünüyorum. Merkez bankaları doğal olarak ipin ucunu kaçırmak istemiyor, ama öte yandan da ciddi bir şekilde başını almış yürüyen bir kripto para dünyası var. Bugünlerde 2 trilyon dolara yaklaşan bir hacim. Ama şurası da var ki inanılmaz volatil bir piyasa, bu yüzden yine dijital fiat para öne geçecek gibi görünüyor. Ama bence artık çok ileriyi düşünmeye gerek kalmadan fiziksel paranın tamamen ortadan kalkacağını söylemek mümkün.”

ABD, AB, Japonya ve Çin başı çekecek

Şenkul, nakit fiat paranın geçmişte bırakılıp dijital paraya geçişin hızlanacağı düzende ABD, Avrupa Birliği, Japonya ve Çin gibi ülkelerin başı çekeceğine inanıyor. “Artık akıllı telefonların birer cüzdana dönüşeceği net. Bu ülkeler büyük gelir farklılıklarının olmadığı ülkeler, yani fiziksel paranın ortadan kalkma süreci buralarda daha hızlı ilerler diye düşünüyorum” diyen Şenkul, bunun arkasında ECB ve ABD Merkez Bankası (Fed) gibi kuruluşların dijital para üzerinde paralel ilerleyerek kontrolü elden kaçırmadan dijital paraya geçişi hızlandırma peşinde olduğuna inanıyor.

Gelecekte kripto paralara yer yok

Şenkul, dijital para çalışmalarındaki artan çabanın bir birleşmeye işaret ettiği görüşünde. Dijital Euro, dijital dolar ve dijital yuan gibi paraların uzak gelecekte de olsa bir potada eriyeceği bir düzenin “kaçınılmaz” olduğunu belirten Şenkul, gelecekte kripto paralara yer olmadığını düşünüyor. “İleriye doğru baktığımızda zaten kripto paralara yer yok” diyen Şenkul, merkez bankalarının da dahil olduğu bir dijital sistemde kripto para birimlerine ayak uyduramayacağını düşünüyor. Şenkul’a göre kripto para birimlerinin küresel para sistemine katkısı ise sağladıkları ivme. Şenkul, “Kripto paraların en büyük katkısı, fiat paradan dijital para birimlerine geçişi hızlandırmış olmaları” diyor.

İnsanların %4’ü dijital cüzdan kullanıyor
DR. ÇAĞLA GÜL ŞENKARDEŞ – Bahçeşehir Üni. Öğr. Gör.

Paranın bugününe ve yakın geleceğine bakıldığında iki ana trendden söz eden Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Çağla Gül Şenkardeş, bunlardan ilkini, kitlesel kullanımı hızla yaygınlaşan yeni nesil para birimleri olarak açıklıyor. “İkinci ana trend ise ödeme sistemlerinin gelişerek kağıt para, fiziksel kredi ve banka kartları kullanımının mobil ve giyilebilir cihazlara yerini bırakıyor oluşu” diyen Şenkardeş, hızla yaygınlaşan mobil cihaz kullanımı ve özellikle COVID-19 pandemi sürecinde ivmelenerek artan online ve dijital ödemelerin, mobil ödeme sistemleri trendinin yaygınlaşma hızını da artırdığını belirtiyor.

Geniş kitleler tarafından kullanımı benimsenen bu tip uygulamaların getirdiği avantajlar sayesinde gelecekte geleneksel ödeme yöntemlerini arkasında bırakacağı öngörüsünü paylaşan Şenkardeş, özellikle sınır ötesi para transferleri ve ticarette global finans sistemine kolay entegre oluşu ve düşük maliyetlerin yapılan yatırımların temelini oluşturduğunu vurguluyor. Dr. Çağla Şenkardeş, “Bu tip dijital para ve ödeme sistemlerinden bahsettiğimizde hız ve takip edilebilirlik ile güvenlik belirgin avantajlar arasında yerini alıyor. Paranın evrimi ve mobil teknolojilerin gelişimi ile dijital cüzdanlar son yıllarda çok hızlı büyüyor ve bugün küresel oranda insanların %4’ ü dijital cüzdan kullanıyor. AliPay en yaygın kullanılan ilk 5 cüzdandan biri ve günlük 100 milyona yakın işlemle ve yaklaşık 600 milyona yaklaşan aktif kullanıcısıyla en popüler mobil ödeme uygulamalarından biri” diyor.

2019 yılından bu yana 60’ın üzerinde ülke merkez bankasının dijital paraları üzerinde çalıştığını beyan ettiğini hatırlatan Şenkardeş, şunları aktarıyor: “Ülkemizde de 2019 yılında yayınlanan strateji dökümanı ve bu yıl yapılan açıklamalardan TC Merkez Bankası dijital parası ile ilgili çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Özellikle geçen yılın son dönemi ve bu yıl kurumsal şirketlerin ciddi miktarda yaptığı Bitcoin ve kripto para yatırımları ve hatta Tesla şirketi tarafından ödeme aracı olarak Bitcoin kullanımına ilişkin yapılan açıklamalar bu tarafta da yakın gelecekte ciddi yayılma olacağı fikrini veriyor.”

Vergilendirme herkes için aynı olmayacak
ALPER AKDOĞAN Akdoğan-Uslaş Avukatlık Bürosu Ortağı

Söz konusu para olduğunda, akla ilk gelen alan vergi hukuku. Vergi hukukunda esas problem, kripto paranın “ne olduğu” sorunu. Türkiye gibi birçok ülke henüz kripto paraya ilişkin yasal düzenleme getirmedi. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının yayımladığı 11. Kalkınma Planının 249.5. Maddesinde, “Blokzincir tabanlı dijital merkez bankası parası uygulamaya konulacaktır.” ifadesi yer alıyor. Söz konusu ifadede yer alan “para” kavramı kripto paraların para olarak sınıflandırılacağı varsayımını destekliyor. Kripto paranın para birimi olarak kabul edilmesi durumunda, Merkez Bankası yetki alanında değerlendirilerek vergilemeye tabi tutulmayacağı söylenebilecek. Ancak kripto para borsası işlemlerinden ticari kazanç sağlayanlar için aynı durum geçerli olmayacak. Türkiye’de faaliyet gösteren kripto para borsaları, Türk kanunlarına tabi. Bu kapsamda icra ve iflas işlemleri bakımından bu tür şirketler, yetkili makamların talep ettiği her türlü bilgiyi paylaşmak ve hatta haciz ihbarnamelerine dahi cevap vermekle mükelleftir. İcra İflas Kanunu hükümlerinin kripto para açısından uygulanması teoride mümkün görünse de pratikte icra dairelerinin bu konuda tecrübesi bulunmadığından işlemleri yürütme konusundaki tereddütler devam etmektedir.

Mevzuat eksikliği ve uyum yasalarının gecikmesi sebebiyle devam eden tüm bu kripto para karmaşasına, geçtiğimiz aylarda Gelir İdaresi Başkanlığının “Türkiye’de para olarak hukuki altyapısı bulunmayan Bitcoin ve türevi kripto paraların miras yoluyla devredilmesi halinde, veraset ve intikal vergisi kesilmesi gerektiği” yönündeki görüşü eklendi. Kanaatimizce bir nebze de olsa hukuki güvenlik sağlamaya yönelik bir adım olan bu görüş, gelecekte meydana gelecek uyuşmazlıklara ışık tutacak niteliktedir. İlerleyen günlerde gündemimizi oldukça meşgul edecek bu mesele, daha birçok ekonomi ve hukuk tartışmasının temelini oluşturacaktır. Deniz Kılınç-Gülseren Polat/Dünya 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.